Ödev cevabı kısaca,
Emek ve rızık kavramları, kaderle ilişkilidir çünkü inanç sistemlerine göre insanın rızkı, yaratılışından önce Allah tarafından takdir edilmiştir. İslam inanışına göre Allah, her insanın rızkını önceden belirler ve kişinin yaşamı boyunca bu rızkı elde etmesi için çaba harcaması beklenir. Bu nedenle insanlar emek sarf ederek rızıklarını kazanırken, sonuç ne olursa olsun, inançlarına göre bu kaderleriyle uyumlu bir şekilde yaşamalıdırlar. Yani insanların emekleri, kaderleriyle uyumlu bir şekilde rızkı elde etmek için bir araçtır. Kısacası, emek ve rızık kavramları insanların kaderleriyle ilişkilidir ve inançlara göre bu kaderi kabul etmek önemlidir.
Kader, Allah’ın ezelî ilmiyle her şeyi bilmesi, takdir etmesi ve bunu levh-i mahfuzda yazmasıdır. Tevekkül, Allah’a güvenmek, dünyaya ve ahirete ait maksatlara ulaşmak için gereken bütün tedbirleri aldıktan ve sebeplere tam riayet ettikten sonra, neticeyi Allah’tan beklemek ve tesiri ondan bilmektir.
Rızkı veren Allah’tır (c.c.). Ancak kulların da çalışıp çabalayıp kendilerine takdir edilmiş olan rızkı helal yoldan kazanmak için gayret göstermeleri gerekir. Bu gayretlerin karşılığının verileceği, “İnsan ancak kendi çalışmasının karşılığını elde edebilir. Allah’ın (c.c.) tüm canlılara rızık gözler önüne serilecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine eksik siz olarak verilecektir.” ayetiyle Kur’an’da ifade edilmiştir.
İnsan, Allah’ın (c.c.) evrene koyduğu yasaları gözeterek çalışır, çabalar, sebeplere sarılır ve rızkını kazanmak için tercihlerde bulunur. Allah (c.c.) da onun bu tercihine, çabasına göre rızkını yaratır. Fakat bu durum, “Kaderimde ne varsa o olur, nasıl olsa rızkı veren Allah’tır (c.c.).” deyip insanı çalışmamaya, tembelliğe götürmemelidir. Böyle diyen bir kişi, kaderi yanlış anlamaktadır. İnsana düşen; geçimini sağlamak ve rızkını elde etmek için gerekli çalışmaları yapmak, sonra da sonucu Allah’tan (c.c.) beklemektir.