Okul öncesinden üniversiteye, eğitim sistemiyle o kadar sık oynanıyor ki, başladığı sistemle, okulu bitireni bulmak mümkün değil.
Öğrenim hayatında, “kazık” yemeyen biri var mıdır?..
Hemen her öğrenci ya da velinin, bu konuda anlatacağı çok hikaye var...
Alın size bir tane daha:
Zor şartlarda okudum
“Bir üniversite öğrencisi olarak, öğrencilerin yaşadığı problemleri, en doğru şekilde ilgili mercilere sunduğunuzu biliyorum.
Bizim sesimiz oluyorsunuz her zaman. Size, yaşadığımız bir problemden bahsetmek istiyorum. Lütfen göz ardı etmeyin. Çünkü ilgili yerlere ulaşamıyoruz.
İngiliz Dili ve Edebiyatı son sınıf öğrencisiyim.
2009’da Uludağ Üniversitesi 2. Öğretim İngilizce Öğretmenliği’ni kazandım ekonomik sorunlardan gidemedim.
2010’da memleketimdeki üniversiteyi kazandım. Eğitim fakültesi olsaydı, orayı da kazanabilirdim.
Bölüme kayıt yapmadan önce bölüm başkanıyla konuştum. Buradan mezun olunca öğretmen olabilir miyim diye sordum.
Bana ‘Şu an 3. ve 4. sınıflar ücretsiz formasyon eğitimi alıyorlar, sizin zamanınıza kadar değişmez rahatlıkla seç’ dedi.
Seçtim, hem çalıştım, hem okudum. Lakin 1. sınıfta formasyon ücretli oldu. 2’de kalktı, 3’te geri geldi. 4. sınıfta da, ALES ve ücret gerekti...
Ne kadar ironik bir durum.
Bu ne demek:
Üstten ipe bağlı bir kemik sallandırıyorlar, kim daha yükseğe zıplarsa o hak edecek.
Güya bilim adamıyız ama dilenciden farkımız yok.
Yani bu ülkede sınavla insan seçilmiyor mu, o zaman bir sınava girmek için bu kadar engel niye?
Neden sözlerinde durmuyorlar?”
Kurallar sürekli değişiyor
“4 yılda 40 kez kural değiştirilir mi?
Bize söz verdiğiniz kuralları uygulayın, yeni kuralları da yeni gelenlere uygulayın.
Bu, bizi delik bir sandala bindirip denize bırakmak gibi bir şey, biz sağlamlığına inandık öyle bindik ama yok yüzün boğulmadan kıyıya varanın, belki bir şansı olabilir deniliyor.
Boğulmamak için denizde çırpınıp duruyoruz. Onlar bekliyorlar, kaç kişinin gücü tükenecek dibe batacak.
Sorabilir miyim bizden öncekilerin ne ayrıcalığı vardı, bizim günahımız ne?
Benden bir yıl önceki öğrencilerin aldığı formasyonunu ben neden alamıyorum?
Zaten hazırlık ile 5 yıl olan okulumuz hafta sonu verilen formasyonla 6 yıla çıkarıldı.Tıpkı tıp gibi!
Harıl harıl KPSS çalışıyoruz. Bunu neden en başta söylemediler?
Bu bölümü seçtiğimiz zaman uygulanan kurallar, biz bitirene kadar neden sabit kalmıyor?
Şimdi, bize gidin başka meslek seçin diyorlar.
Söyler misiniz, bizim bölümün kamuda çalışabileceği hangi alan var?
ÖYP derseniz, o da daha tam rayına oturmamış bir sistem ve kadro olarak çok kısıtlı.
Ben bir öğretmen olmak istiyorum. Bu dili o kadar çok seviyorum ve o kadar çok öğretmek istiyorum ki, yapabileceklerimi anlatamam.
Bugün Avrupa’da herhangi bir ülkeye gitseniz, sokaktaki herkesin anadili yanında İngilizceyi rahat bir şekilde konuşabildiğini görüyoruz.
Peki ya bizde?”
Bu kadar eğitim niye?
“12 yıl İngilizce görüyoruz ama kaç kişi rahat İngilizce konuşabiliyor?
Ben çocuklara dili sevdirebilirim, öğretebilirim, benim öğrencilerim, kesinlikle İngilizce öğrenerek mezun olurlar. Bunun için çok çaba sarf edebilirim.
Devlet bizi neden görmüyor?
Bizi 50 puanla ile atayın demiyoruz ki!
İstediğimiz tek şey sınava girmek! Eğitim fakültesi öğrencileri, son sınıfta oturup KPSS çalışıyorlar.
Bizden önceki arkadaşlarımız da öyle yapmıştı. Biz de öyle yapmak istiyoruz. Biz de bu yıl formasyon almak istiyoruz.
Bıraksınlar da sınavda yarışalım. Bu kadar engel koymasınlar önümüze çok yorulduk.
Madem ALES geldi ALES’in sınav sonuçlarında bize de yer ayırsınlar. Biz de yeni umutlarla sınava hazırlanalım.
Lütfen feryadımızı duyun...”
Gençlere kulak verin
Eğitim sistemi değişmez mi? Elbette değişir. Ama bunun da bir usulü olmalı. Nasıl ki maç ortasında kurallar değişmiyorsa, öğrencilerin okula başladıkları dönemdeki kurallar da değişmemeli.
Liseye, üniversiteye hangi sistemle girdilerse, o sistemle mezun olmalılar.
Üniversiteye girişte katsayı dayatılması getirildiğinde buna en fazla bugün ülkeyi yönetenler karşı çıkmıştı. Ama şimdi aynı şeyi sürekli olarak kendileri de yapıyorlar...
Özetin özeti: Eğer ülkedeki huzuru daim kılmak istiyorsak, gençlere daha fazla kulak vermek zorundayız.