Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan beri Türkiye anayasasında bulunan, TBMM’de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı olan ve Türk milleti adına Türkiye’nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel dayanağını meydana getiren en önemli ilkedir.
Demokrasiyi ülkemize getiren ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözü ile ülkenin kaderini yine millete bağlamıştır ve en yüksek sözün yine milletin sözü olduğunu ifade etmiştir.
- Egemenliğin, yani devleti kurma, yönetme gücü, kişilere veya belli sınıflara değil, doğrudan doğruya millete ait olmasıdır.
- Türk Milleti milli egemenliği Anayasanın belirttiği organlar aracılığı ile kullanır.
Anayasamızın “Egemenlik” başlıklı 6. maddesi aynen şöyle demektedir:
“Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”
Halkın devlet üzerine sahip olduğu hak ve yetkiler bütününe “Egemenlik” adı verilmektedir. Uluslararası yani evrensel bir kavram olan egemenlik kavramı, aslında bir çok şeyi içinde barındırmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek devleti meydana getiren halkın devlet üzerinde hak ve yetkilere sahip olan en üst merci olduğunu vurgulamıştır.
Türkiye Devletine demokrasi yönetiminin getirilmesi ile birlikte vatandaşların her biri seçme ve seçilme hakkına sahip olarak aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde en büyük söz hakkını eline almıştır.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve sonsuza kadar ilelebet böyle kalacaktır. Çünkü eğer bir ülkede millet olmazsa o ülke olmaz ya da bir ülkede milletin sesi susturulmaya çalışılırsa o ülke uzun ömürlü yaşayamaz o nedenle de egemenliğin millette olması demokrasinin temel gereğidir.