Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe, zaman zaman araç olarak edebî metinleri kullanmıştır. Bazı edebî metinlerin arka planında bazı düşünceler yatar. Toplumları etkileyen bu düşünceler, felsefî metin yalınlığıyla değil, değiştirilip dönüştürülerek anlatılır. Sayfalarca süren bir edebî metnin arkasında bir cümlelik, bir iki kelimelik bir düşünce olabilir. Edebî metin, bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılır. Örneğin Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı, Düşüş vs.) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir.
Soyut bir düşünce sistemi olan felsefe ile edebiyat ilişkisinden bahsetmek mümkündür. Çünkü her iki alanda da hammadde olarak insan işlenmektedir. Ayrıca felsefe ve edebiyatta öncelik insan olmakla beraber düşünme ve ortaya bir şey koyabilme gibi bir amaç bulunmaktadır. Ortaya konulan bu ürünlerin ifade edilmesinde kullanılan malzeme ise dil olduğundan iki alan arasında bir ortaklıktan bahsedebiliriz.
Edebiyat-felsefe arasındaki ilişkiler iki yönlü olarak değerlendirilebilmektedir. Yani felsefe bazı noktalardan edebiyattan yararlanırken edebiyat sanatı da felsefenin zengin dünyasından beslenmektedir.