Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş havası taşıyan bir üslupla kaleme aldığı yazılara “deneme” denir.
Deneme türünün ilk örnekleri, daha “deneme” teriminin bile ortaya çıkmadığı eski Yunan ve Latin edebiyatlarında görülmektedir. Bunlar Epiktetos’un “Sohbetler”, Eflatun un “Diyaloglar”, Cicero’nun ‘Kimi Eserleredir. Seneca’nın bazı eserlerinde de denemelere rastlanmaktadır.
Bugünkü anlamdaki denemenin kurucusu 16. yüzyıl Fransız yazarı Michel de Montaigne’dir (1533-1592). Denemenin ilk örneklerini veren Montaigne yazdığı metinlerin kişisel düşünce ve deneyimlerinin iletilmesine yönelik edebî parçalar olduğunu vurgulamak için “deneme (essai)’ adını seçmiştir. Daha sonra yine çok tanınan İngiliz yazar Francis Bacon (1561-1626) ve Charles Lamb da bu türde eserler kaleme almış ve bu türü geliştirmiştir. Fransız edebiyatında Andre Gide (1869-1951) ve Alain İspanyol edebiyatında ise Miguel Dunamuno, Alman edebiyatında R. Maria Rilke gibi sanatçılar da bu türdeki eserleriyle tanınmıştır.
Deneme türü, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Batı’nın etkisiyle girmiştir. Deneme önceleri “Musahabe”, “Tecrübe-i Kalemiyye (kalem tecrübesi)” gibi isimler ile anılmıştır. İlk özel gazete Tercümân-ı Ahvâl (1860)’in yayın hayatına başlamasından itibaren gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için dil, anlatım ve yaklaşım bakımından zemin oluşturmuştur.