Edebiyat toplumsal olayları yansıtması açısından her zaman değerli bir sosyolojik araç olmuştur. Edebiyat sayesinde toplumu doğrudan gözlemlemek yerine, onu kavramada üstün bir yeteneğe sahip olan edebiyatçının yansıttıkları üzerinden şaşırtıcı sonuçlara ulaşabiliriz. Özellikle toplumsal tarih çalışmalarında ancak edebî metinler sayesinde geçmişte yaşanmış sosyal ilişkilileri, olayları ve yapıları betimleme şansımız olur. Edebiyatın toplumla olan ilişkisi bununla sınırlı değildir. Edebiyatın bizzat kendisi tarihin çeşitli dönemlerinde toplumsal dönüşümün canlı bir örneğidir. Bu yüzden edebiyat ve toplum birbirinin aynasıdır. İkisini bağımsız düşünmek doğru olmayacaktır.
Edebiyat kişilerin iç dünyasını dışarıya vurabilmesi için kullandığı sanat dallarından biridir. Kişinin yaşadıkları edebiyatı dışarı yansıtır. Kişinin duygu ve düşünceleri, hisleri, yaşadığı anlık olaylar hep edebiyat sayesinde ortaya çıkar. Ve bir kişi edebiyatı kullanarak bir şey üretirse o kişi topluma da fayda sağlamış olur. Edebiyat ve toplum birbirleriyle her zaman sıkı bir bağ içerisindedir. Edebiyat toplumdan, toplum edebiyattan ayrı düşünülemez.