Edebiyatın konusu insandır ve bu nedenle edebiyatın, insanı konu alan pek çok bilim dalıyla ilişkisi vardır. Diğer bilimlerden yararlanmadan insanı çok yönlü ele almak mümkün değildir fakat bu durum, edebî eserlerin bilimsel birer yapıt olduğunu göstermez. Edebiyat; düşünce, duygu, olay ve imgeleri etkili ve güzel bir biçimde anlatan söz söyleme sanatıdır.
Edebiyat-Tarih İlişkisi: Edebî metinlerin, içinde oluştuğu bir tarihî dönem vardır. Edebî metinler, bu dönemin özelliklerini taşır. Edebî metinlerin konusunu yazıldığı dönemin olayları, sosyal ve siyasi yapısı oluşturur. Bu eserleri anlamak için o dönemin tarihini bilmek gerekir.
Edebiyat-Coğrafya İlişkisi: Gezi yazısı gibi bazı metinlerde belli bir çevre, coğrafya tanıtılır. Bu durumda edebiyat, coğrafya bilimine katkıda bulunmuş olur. Bazı metinlerde de coğrafyanın kahramanlar üzerindeki etkisine yer verilir. Böylelikle coğrafya, edebiyat bilimine katkıda bulunmuş olur.
Edebiyat-Sosyoloji İlişkisi: Sosyolojiye toplum bilimi de denir. Sosyoloji; insan ve toplumun etkileşimi üzerine çalışma yapan bir bilim dalıdır. Edebî eserleri ortaya koyanlar insanlardır ve insanlar bir toplumda yaşarlar.
Edebiyat-Psikoloji İlişkisi: Edebî eserler, yazarların duygularından, yaşantılarından izler taşır. Aynı zamanda edebî metinlerdeki kahramanların da bir psikolojisi vardır. Bu tür eserlerde insanların ruh tahlillerine (çözümleme) yer verildiği için çevremizdeki insanları daha iyi anlayabilmemiz mümkün hâle gelir.
Edebiyat-Felsefe İlişkisi: Edebiyatın felsefeyle olan ilişkisi iki açıdan değerlendirilmelidir. Birincisi, felsefeden edebiyata doğru olan etki, ikincisi de edebiyat eserlerinin felsefeye olan etkisidir. Her iki bilim dalının ortak noktası düşüncedir. Felsefi metinlerden farklı olarak edebî metinlerde düşünceler metnin tamamına yayılmaz.