Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane: İnsanın ömrü yüce Allah tarafından takdir edilmiştir. Zamanı geldiğinde hiç kimse ölümü durduramaz. Kaza, hastalık vb. şeyler sadece birer araçtır.
Eceli gelen köpek cami duvarına işer: Yaptıklarıyla kişilerin nefretini kazanmış olanlar, eceline susadıkları için kendisini yargılayacak kimseleri öfkelendirir. Bu hareketleri de onları kötü bir sonla buluşturur.
Eğilen baş kesilmez: Kusurunu anlayıp özür dileyen kimse affedilmelidir.
Eğreti ata binen tez iner: Ödünç alınmış araçlarla yapılan işler çoğu zaman yarım kalır.
Eğreti kuyruk tez kopar: Temelsiz işler güven vermez.
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını: Bir işten verim alınmak istenirse o işin temelini sağlam atmak gerekir.
Ekmeden biçilmez: Emek vermeden gerekli şartları oluşturmadan istenilen sonuç elde edilmez.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver: Her iş mutlaka o işin uzmanına yaptırılmalıdır. Bunun için biraz para fazla verilse de boşuna gitmez.
Ekşi yemedim ki karnım ağrısın: "Suç işlemedim ki korkayım." anlamında kullanılır.
El ağzına bakan karısını tez boşar: İnsan, özel hayatıyla ilgili kimsenin düşüncesine bakmamalı, kişi kendi düşüncesine göre hareket etmelidir.
El atına binen tez iner: Başkasının gücüne, kuvvetine güvenerek iş yapan kişiler yarı yolda kalır. Asıl kişiler geldiğinde bunlara yol görünür.
El elden üstündür: Bir konuda uzmanlaşmış kimse o işin son noktasına ulaşmış değildir. Kendisinden daha bilgilisi, işin uzmanı her zaman için vardır.
El elin aynasıdır: Kişiler kendi özelliklerini çoğu zaman yabancı kişilerden öğrenir.
El elin eşeğini türkü çağırarak arar: Üzücü olaylar sadece ilgili kimselere acı verir. Bu bakımdan birinin derdine çare bulacaklar olayla ne kadar ilgilense de kendi keyfini bozmaz.
El için ağlayan gözden olur: Kişi, başkası için yapacağı özveride bir sınır bırakmalıdır. Bunun aşılması durumunda kişi zararlı çıkabilir.
El için kuyu kazan evvelâ kendi düşer: Başkalarına zarar vermek için tuzak hazırlayan kişiler bu tuzağa önce kendileri düşer.
El ile gelen düğün bayram: Topluluğun hep birlikte uğradığı bir sıkıntıya herhangi bir şikâyette bulunulmadan katlanmak gerekir, sıkıntı herkes içindir.
El kazanı ile aş kaynamaz: Önemli bir işi başkasının yardımı ile başarmak mümkün değildir. Yardım her an durabilir. Kişi bir işi başarmak için her şeyden önce kendisine güvenmelidir.
El mi yaman, bey mi?: Baştakiler çok güçlü görünseler de asıl güçlü halktır.
El üstünde gömlek eskimez: Emanet alınan şey dikkatle korunur ve bir zaman sonra olduğu gibi geri verilir.
Elçiye zeval olmaz: İki kişi arasında haber iletmekle görevli kişi, getirip götürdüğü sözlerden dolayı sorumlu tutulamaz. Suç, aracının değil o sözü söyleyenindir.
Ele verir talkını kendi yutar salkımı: Kendisinin yapmadığı, tutmadığı öğütleri başkalarına söyler, onlara tavsiye eder.
Elifin hecesi var, gündüzün gecesi var: İşin başlangıcının olumlu ve güzel olması onun kolay olduğu ve düzgün yürüyeceği anlamına gelmez. Gidişatta güçlükler ve aksaklıklar olabilir.
Elin ağzı torba değil ki büzesin: Başkalarının söyleyeceklerine engel olmak mümkün değildir.
Elmayı soy da ye, armudu say da ye: Elmanın mutlaka kabuğu soyularak armudun da sayıyla yenilmesi gerekir.
Emanet eşeğin yuları gevşek olur: Bir kişiye emanet edilen bir şey genellikle iyi korunmaz.
Emek olmadan yemek olmaz: Karnımızı doyurmak, geçimimizi sağlamak için mutlaka çaba sarf etmeli, çalışmalıyız. Bir işte çalışmadan cefa çekmeden ekmek kazanılmaz.
Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma: Kişi bir şeyi iyice incelemeden almamalıdır.
Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır: Bazen tehlikeden kaçmak kişi için kazançtır.
Esirgenen göze çöp batar: Üzerine fazla titrenilen şeye çoğu zaman büyük bir zarar gelir. Dolayısıyla bir şeyin üzerinde gereğinden fazla üşenmemek gerekir.
Eski düşman dost olmaz: Kişiler arasındaki bazı düşmanlıklar çok köklü nedenlere dayanır. Eskiden sürüp gelmiş bu düşmanlığı, dostluğa dönüştürmek imkânsızdır. Görünüşteki dostluk, aslında düşmanca unsurlar barındırdığı için tehlikelidir.
Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı: Her şeyin yenisi makbuldür, geçerlidir.
Esrik devenin çulu eğri gerek: İnsan pozisyonuna uygun davranmalıdır.
Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir: İnsanlıktan yoksun kişiler hangi makama gelseler de özü değişmez. O kişiler her zaman bayağı ve düşük kişilerdir.
Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış: Aslında kaba olan kişinin hoşa gitsin diye yaptığı şeyler, kaba ve incitici olur.
Eşeği dama çıkaran yine kendi indirir: Bir şeyi bozan yanlış yapan kimse, o yanlışı yine kendisi düzeltir.
Eşeği süren osuruğuna katlanır: Kaba biriyle birlikte olan ondan gelecek olumsuzlukları göze almalıdır.
Eşek eşeği ödünç kaşır: Menfaatine düşkün kişiler her şeyi karşılıklı yapar.
Eşek eve gelmiş, yorga yolda kalmış: Kuralına göre ve sürekli çalışan fakat güçsüz olan kimse, düzensiz çalışan güçlü kimseden daha çok başarı sağlar.
Eşek hoşaftan ne anlar; suyunu içer, tanesini bırakır: Bilgisiz ve zevksiz kişiler bir şeyin gerçek değerini yani inceliğini bilemez.
Eşek, kulağı kesilmekle küheylan olmaz: Şekil değiştirmekle öz değişmez. Görünüş öze misal olmaz.
Et kokarsa tuzlanır; ya tuz kokarsa ne yapılır: Bir şey bozulursa başka bir şeyle düzeltmek mümkündür. Asıl şey bozulmuşsa onu düzeltmek mümkün değildir.
Et tırnaktan ayrılmaz: Yakın akrabalar arasındaki mevcut bağ kolay kolay kopmaz.
Eti senin kemiği benim: Çocuk benim ama onu eğitmek sana düşüyor, bu konuda yetki sendedir.
Etle tırnak arasına girilmez: Birbirine çok yakın olan kimselerin, mesela karı-koca, ana-baba ile evlatların arasını açmak, onları birbirine düşman etmeye çalışmak doğru değildir. Bu kişiler birbirlerine darılsalar bile bu dargınlık geçicidir.
Etme bulma dünyası: Bir kimse başkalarına kötülük ederse bir gün ettiklerinin cezasını çeker, kötülükleri onun önüne gelir.
Ev alma komşu al: Ev alacak kimse için komşular evden daha önemlidir. Komşular kötü ise en güzel evde bile rahat oturulamaz.
Evdeki hesap çarşıya uymaz: Bir şey için önceden yapılan hesaplar ve plânlar bazen gerçeklerle çakışabilir. Hesabımızı, kitabımızı her zaman iyi yapmalıyız.
Evladın var derdin var: Çocukların dertleri, sorunları, ihtiyaçları hiçbir zaman bitmez.
Evli evine köylü köyüne gerek: Herkes yolunda ve yordamında kendi işinin başında olmalıdır. Toplumun düzeni de bunu gerektirir.
Evlinin bir evi var, kiracının bin evi var: Evi olan kişi sürekli aynı evde oturur, evi olmayan da beğendiği her evde oturabilir.