“Düşünmek, yaşamaktır demiş Seneca (Seneka). İnsan düşündüğü sürece yaşadığının bilincindedir. Sokrates (Sokrates) bu durumu “Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez.” sözüyle dile getirir. Aristoteles (Aristoteles) düşünmeyle bilmeyi birlikte ele alır. Ona göre “İnsan doğal olarak bilmek ister.” Görüldüğü gibi düşünmek insanın en temel yetilerinden biridir. Belki de en önemlisidir. Düşünmek, bir anlamda insanın kendisini inşa etmesi sürecidir. Düşünmek, eylemek ve bilmek bir bütündür.
Düşünme kavramı, bilgiye yönelen tüm zihinsel olayları kapsar. Algılama, kavrama, tasarlama, imgeleme gibi bilinç olaylarının hepsini içerir. Örneğin Immanuel Kant (Imanuel Kant): “Düşünmek yargılamaktır", İngiliz filozofu John Locke (Can Lak) ise “Düşünmek, bilincin kendi üstüne dönerek kendi işlemleri hakkında bilgi edinmesidir.” demiştir.
“Düşünmek insanın bir yetisi, zorunlu bir yaşam koşuludur. İnsan dediğimiz zaman öncelikle düşünen varlığı anlıyoruz. Pascal (Peskal), insanın tüm değeri düşüncesindedir, diye düşünüyordu. İnsan yaşamının bir yüzü eylemse öbür yüzü düşüncedir. Shakespeare’in (Şekspir) Hamlet’inde bize bu insan gerçeği şöyle anlatılır: “Konuşmadan önce düşün, eylemeden önce tart.” Yine Hamlet’te düşünmeyle ilgili şu cümleyle karşılaşırız: “Hiçbir şey kendinde iyi ya da kötü değildir, her şey o şeyle ilgili düşüncelerimize bağlıdır.” Düşünmeyenlerin büyük bir çoğunluk oluşturduğu bir dünyada, düşüncenin lüks sayıldığı bir dünyada her şeye karşın düşünen insanı gerçek insan diye belirliyoruz.”