İlk zamanlarda Divan-ı Mezâlim için belirli bir yer olmadığı için yetkililer kendilerine yapılan şikâyetleri her nerede olursa olsun dinleyip karara bağlamıştır. Bu mahkemeler için zamanla özel binalar yapılmış; hükümdar, vezir veya vali, Divan-ı Mezâlim toplantısının yapılacağı zamanı şartlara göre bizzat kendileri belirlemiştir.
Divan-ı Mezâlim’de görülen davalarda şerî kurallar dikkate alınarak karar verilmiş ve buradaki davaların görülmesi genelde sözlü olarak yapılmıştır. Kurum geliştikçe davaların görülmesinde yazılı uygulamaya da geçilmiştir. Divan-ı Mezâlim’de görülen davalar haksızlığa uğrayan kişinin başvurmasıyla görülmeye başlardı. Ancak haksızlık yapan memur ise birisinin başvuru yapması beklenmeden harekete geçilirdi. Mezâlim hâkimi davaları yürütürken gerekli gördüğü her türlü araştırmayı da yapardı. Bu mahkemelere gayrimüslimler de başvurabilirdi.
Yapılan duruşmalarda eşitliğe önem verilir, davalar iyice araştırılmadan ve deliller incelenmeden karar verilmezdi. Duruşmalar genelde tek oturumda yapılırdı ve kararların aynı günde verilmesine çalışılırdı.
- Halkın şikayetlerinin dinlenmesi ve karara bağlanması
- Görevini kötüye kullanan idareciler hakkındaki şikâyetlerin incelenmesi
- Maaşların gecikmesi ve eksik ödenmesi ile ilgili şikâyetlerin incelenmesi
- Cuma ve bayram namazları ile hac ve cihad gibi ibadetlerin yerine getirilmesine imkân sağlanması
- Divan katiplerinin denetlenmesi
- Vakıfların denetlenmesi
- Hak ve Adalet yolundan çıkan yöneticilere karşı şikayetleri incelemek,
- Memurların, işleriyle ilgili yaptıkları haksızlıkları incelemek,
- Devletten maaş alanların, işlemleriyle ilgili şikayetlerin incelenmesi,
- Yöneticilerin veya diğer kişilerin gasp ettiği mallarla ilgili şikayetleri incelemek,
- Kadı Mahkemelerinin kararlarını uygulamak,
- Muhtesibin uygulamadığı kararların uygulanması, (Muhtesip, merkeze bağlı eyaletlerde halk ile hükümdar arasındaki münasebeti tesis eden insandı.)
- İbadetlerin yerine getirilmesini sağlamak,
- Adli davalara bakmak.