Bilim dünyası dinozorlarla gerçek anlamda, 19. yüzyılın ortalarında yaşayan İngiliz doğabilmci Sir Richard Owen'ın çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Owen bu hayvanları, 1841 yılında, Yunanca "deinos" (korkunç) ve "saurus" (kertenkele) anlamına gelen iki sözcüğün bileşiminden oluşmuş "dinozor" adıyla adlandırdı. Ancak dinozor fosillerine yönelik çalışmalar, 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirildi. Nitekim, bu hayvanların 600 kadar çeşidinin yüzde 40'ı, 1970 yılından sonra bulundu.
Bilimsel araştırmalar dinozorların tarih öncesi, dünyanın her kıtasında yaşadıklarını gösteriyor. Son olarak 1986 yılında Antarktika'da zırhlı ir "Ankylosaurus"a ait fosil ve bir "Drnithopood" iskeletinin bir bölümü ortaya çıkarıldı.
- Dinozor tüylerine yalnızca fosillerde değil, kehribar içerisine hapsedilmiş şekilde de rastlanmıştır.
- Bolivya'da bulunan bir kireç taşı falezinde, 68 milyon yıl öncesine dayanan 5,000 kadar dinozorun ayak izi bulunmuştur.
- "Dinozor" kelimesi Antik Yunan'dan gelmektedir ve anlamı "korkunç kertenkeledir.
- Bugüne kadar keşfedilmiş en uzun dinozor, kalıntılarına ABD'nin Wyoming eyaletinde rastlanan, 27 metrelik bir Diplodocus'tur.
- Mezozoik Zaman boyunca yaşamış dinozor türlerinin sayısının 1,543 ile 2,468 arasında değiştiği düşünülmektedir.
- Bugün bilinen en küçük dinozor, 10 santimetrelik uzunluğa ve bir köpek yavrusunun ağırlığına sahipti.
- Dinozorlar iki ayaklı hayvanlar olarak bilinse de, bazı türleri dört ayaklıydı ve bunlardan bazıları da hem iki ayaklı, hem de dört ayaklı gibi hareket edebiliyordu.
- Bugün bilinen çoğu dinozor türü, yalnızca bir diş ya da kemik parçasından tespit edilmiştir.