İslami forumlar ise özellikle içinde bulunduğumuz kutlu zaman diliminde sorusu olanların en sık uğradığı adresler. Takma bir isim ile kayıt olarak kendinizi sorular ve cevaplardan oluşan bir âlemin içinde bulabiliyorsunuz. Söz konusu âlem bir maskeli balo sûretinde; ne soran ne de cevaplayan belli. Kaynak belirtmek gerekli dahi görülmüyor. Bu sitelerden birinde üyelerden biri; “İmsak vakti 04.07. Ben 04.10 iken hâlâ sigara içiyordum, orucum bozulmuş mudur?” diye soruyor. Bir başka kullanıcı ise soruyu; “Aslında biraz erken okuyor olabilirler ezanı, ama sen yine de kaza yap.” şeklinde bir fetva ile cevaplıyor. Yine bir İslami forum sitesi kullanıcısı; “İki kişi namaz kılarken birinin okuduğu duaları yanında namaz kılan kişi duyarsa namaz bozulur mu?” diye soruyor ve “Lütfen kaynaklı cevap istiyorum.” şeklinde de ekliyor. Başka bir sahte isimli site üyesinden gelen cevapsa; “Sesli de okunabilir sessiz de. Hanefiler sessiz okur, dudak hareketleri vs. ile. Diğer mezhepler bildiğim kadarıyla sesli okuyor. Namazı bozmaz. Kaynak: Ben.” ifadeleriyle oluyor.
İNTERNET, ALINTILAR DÜNYASINA DÖNÜŞTÜ
Günümüzde internette sunulan bilgilerin kişileri ilmihal okuma yerine sanal alemde cevap aramaya yönlendirdiğini kaydeden ilahiyatçı Doç. Dr. Kadir Paksoy, “İnsanlar alıntı yapıyorlar ama nerden olduğu, kimin dediği, hangi kaynakta nasıl geçtiği tamamen meçhul. Bu bilgiler içinde doğru olan da var, eksik olan da var, yanlış olan da. Dolayısıyla bunların tashihi de zor oluyor.” diyor. “Bu itibarla bilgiyi nakledenlerin de kaynak ve mesnedini belirtmekte seçici olmaları gerekir.” ifadelerini kullanan Paksoy, nakledilen bilgilerin kaynakları verildiğinde daha tutarlı olacağını kaydediyor. Böylece insanların hem hataya düşmemiş hem de düşürülmemiş olacağına dikkat çeken ilahiyatçı, şunları söylüyor: “Sosyal medya ve internet adeta alıntılar dünyasına dönüştü. Alıntıyı yapan insanlar bazen de dikkatsiz olabiliyorlar. Mesela Buhari’nin şerhinde geçen bir bilgi varsa sanki Buhari’nin naklettiği bir hadis ya da sözmüş gibi ifade ediyorlar. İnsanlar ne olduğu ve nereden geldiği belli olmayan bilgiler yerine asli kaynakları okumaya teşvik edilmeli.”
Kaynak belirtilmeden verilen fetvalar dinin içini boşaltabiliyor
Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi bölümünden Yrd. Doç. Dr. İsa Özel ise sanal âlemdeki bilgi kirliliğine dikkat çekiyor. İnsanların dini sorularına forum ve sosyal medyada cevap arayışlarını üç kategoride değerlendiren Özel, “Birincisi bilgi kirliliği var. İkincisi bu genelleştirilebiliyor ve dolayısıyla başkalarına yanlış fetva vermenin yollarını açabiliyor. Üçüncüsü ise bu durumun psikolojik bir savaş boyutu da var.” ifadelerini kullanıyor. Özel, sanal alemin tehlikelerinden birinin de cevap yazan insanların kim olduğuna ve ne amaçla yazdığına dair herhangi bir bilgi olmadığını vurguluyor. Bu bilinmezliğin giderek dinin müphemleşmesi noktasına vardırıldığına işaret eden din sosyoloğu, kaynağı belirsiz, asli kaynaklarla irtibatı olmayan cevaplar olduğunu belirtiyor. “Oralarda işimize gelen fetvalar olabilir. Dolayısıyla zamanla dinin içinin boşaltılmasını da netice verebilir bu durum.” diyen İsa Özel, cami imamlarının genellikle asli kaynaklara yönlendirdiğini ancak insanların bunu çok fazla dikkate almadığını ifade ediyor. Özel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İlahiyat fakülteleri hocaları da asli kaynaklara yönlenmeyi nazara veriyorlar. Ama bu insanlar üzerinde ne yazık ki etkili olmuyor. Televizyon ya da sağdan soldan duyulan bilgiler, insanlar üzerinde daha etkili konuma geçiyor.”