Dinî meselelerin çözümünde temel ilke ve yöntemler

Dinî meselelerin çözümünde temel ilke ve yöntemler nelerdir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Dinî meselelerin çözümü yani Müslümanların bireysel ve toplumsal davranışlarının dinle bağlantısı, ictihat yoluyla sağlanmaktadır. Dinî sorunları çözümleme yöntemi olan ictihat faaliyetlerinde müçtehidlerin (İslam bilginlerinin) haklarında ictihad edilebilecek ve edilemeyecek olan konuları bilmesi gerekmektedir. Zira iman esasları, ahlak ilkeleri, ibadetler gibi zarûrât-ı diniyye adı verilen kesin hükümler ictihada konu olamaz. İctihad daha çok hakkında hüküm bulunmayan konularda yapılır.

Farz, vacib, sünnet, haram, helal, mekruh gibi dinî hükümlerin başlıca kaynakları Kur'an ve sünnettir. İslam alimleri bir meselenin hükmünü öğrenmek için öncelikle Kur’an’a müracaat etmektedir. Karşılaşılan meselenin hükmü Kur’an’da bulunursa onunla amel edilir. Şayet aranan hüküm Kur’an’da bulunamazsa veya Kur’an’da verilen hüküm yeteri kadar açık değilse sünnete bakılır. Her iki kaynakta da konu ile ilgili hüküm bulunamazsa icmaya başvurulur.

Günümüzde yaşanan hızlı gelişme ve değişim birçok dini problemi de beraberinde getirmektedir. Önceki dönemlerde halledilmiş birçok meselenin yeniden ele alınması zorunlu hâle geldiği gibi dini açıdan çözümlenmesi gereken pek çok yeni konular ve problemler de ortaya çıkmıştır. Karşılaşılan yeni şartlar bazı meselelerin yeniden ele alınmasını zorunlu kılmıştır. Bu meselelerin çözümünde gözetilmesi gereken temel ilke ve yöntemler şunlardır:

  • İslam âlimlerinin üzerinde icma ettikleri temel esas ve ilkelere ters düşmemelidir.
  • Yeni hükümlerin zarûrât-ı dîniyye adı verilen kesin hükümlere aykırı olmamalıdır.
  • Çözüm önerilerinin fıtrata ters düşmemesi gerekir.
  • Temel ahlaki değerleri ihlal etmemelidir.
  • Bireysel fetvalardan ziyade farklı uzmanlık alanlarına sahip âlimlerin kararlarını (şura ictihatı) merkeze almak gerekir.

Dinî emir ve yasaklara muhatap olan kişinin söz, fiil ve davranışları hüküm bakımından şöyledir:

Farz: Yapılması kesin olarak gerekli davranışlardır. Yapılması sevaba, özürsüz olarak terki
günaha, inkârı ise dinden çıkmaya sebep olur.
Vacip: Yapılması farz seviyesinde olmayan fakat sünnetten daha kuvvetli olan dinî hükümler; farz ile sünnet arasındaki dinî emirlerdir.
Sünnet: Hz. Peygamber’in sözleri, davranışları ve sahabelerinin yapmış olduğu olumlu davranışları onaylamasıdır.
Mübah: Mükellefin yapıp yapmamakta özgür bırakıldığı davranışlardır. Caiz ve helal kavramlarının mübahla yakın anlam ilişkisi vardır.
Mekruh: Yapılması dinen hoş karşılanmayan fakat kesin ve açık delillerle de yasaklanmayan davranışlardır.
Haram: Dinen sorumluluk çağına ulaşmış olan herkese, Allah’ın yapılmasını kesin olarak yasakladığı söz ve davranışlardır.
Kaynak : Zekiyyüddîn Şaban, Usûlü'l Fıkıh, s. 237-254.

👍 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.

SORU & CEVAP Haberleri