İnsan haricî düşmanla çarpışırken ölürse, şehit olup, cennete gidiyor. Nefsiyle çarpışırken mağlûp olduğunda ise, ebedî hayatını kaybediyor. İnsanın bu ikinci cihadı mutlaka kazanması lâzım geliyor.
Diğer taraftan, haricî düşmanla yapılacak cihadda muzaffer olmak için de önce dahildeki harbi kazanmak icab ediyor. Yani, ancak nefsiyle yaptıkları cihaddan muzaffer çıkan kimseler, düşman karşısında arslanlar gibi çarpışmaya muvaffak oluyorlar.
Mehmed Kırkıncı Hocaefendi
Hz. Peygamber (asm) Tebük seferinden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu:
" Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz." (Razi, XXIII, 72; Beydavi, II, 97; Bu rivayetin zayıf olduğu ifade edilmiştir. bk. Acluni, I,424.).
Bu hadisinde Hz. Peygamber (asm), en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak nitelendirmektedir.
"Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir."(Tirmizî, Cihad, 2)
hadîsi de aynı manayı ifade etmektedir.