Çatalhöyük'te bulunan evlerin kapıları çatılarında olması günümüz evlerinden farklı tarafını gösteriyor.
Çatalhöyük evleri tarihsel açıdan oldukça önemlidirler. Çatalhöyük’te gözlemlenen mimari tarz birbirine yapışık evler olarak tanımlanabilir. Tüm evler birbiriyle bitişik, arada boşluk olmayacak şekilde inşa edilmiştir. Bu kentin mimari düzeninde sokaklar yoktur. Yalnız, avlu mantığı o dönemde de söz konusuydu. Bu avlulara açılan dar tüneller ve geçitler bulunuyordu. Bu tüneller ve geçitler aynı zamanda çöplerin ve tuvalet pisliklerinin bulunduğu alanlardı. Avluların etrafını çevreleyen evler, mahalleleri oluşturuyordu. Mahallelerin bir araya gelmesi ile de kent oluşmuş olur. Birbirine bitişik konumlandırılmış bu kerpiç ve tahta evler arasında geçiş de damlar aracılığıyla sağlanıyordu. Evlerin ana giriş kapıları da damlarda yer almaktaydı.
Evler genellikle tek katlılar ve iki odadan oluşuyorlar. Bu odalardan bir tanesi genel anlamda yaşam alanı iken, diğer oda depo olarak kullanılıyordu. Evlerin aydınlatması yani ışık aldığı tek alan damlardı yani tavandı. Dolayısıyla en aydınlık olacak şekilde düzenlemeler yapılırdı.
Evlerin iç dekorasyonu da oldukça ilgi çekici. Paleolitik Çağ’da mağara duvarlarına yapılan çizim ve süslemelere benzer kırmızı işlemeler bulunuyor. Tema bakımından genellikle avcılık ile bağlantılı çizimlere sahip olan duvarlar, zamanla tema değişikliğine de uğramış. Dekoratif açıdan gelişen çizimler, kuş motiflerine ve geometrik şekillere yerini bırakmaya başlamış. Sanat olarak adlandırabileceğimiz bu işlemelere çanakların üzerinde de rastlayabiliriz. Bu motiflerin arasında insan ve hayvan (boğa vb.) figürlerine de yer verilmiştir.