Örnek 1:
Bu (işaret zamiri) sabah erkenden kalkmıştım, uykum tutmamıştı. Hiç kalkmak istemiyordum, sadece uzanıp tavanı izlemek istiyordum. Zaten öyle yapmıştım, oturup boş boş tavanı izlemişti, sanki tüm hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçmişti. Hayatımın boş olduğunu da biliyordum tabii herkesin bir yaratılış amacı vardı ama sanki benim yoktu, öyle hayata boş boş tavan izlemek için gelmiş gibiydim. Zaten herkes (belgisiz zamir) de öyle söylüyordu, hiçbir şeye yaramadığımı ve yaratılış amacımın olmadığını da. Bunu her zaman araştırırdım, neden (soru zamiri) dünyaya geldim? Neden hala hayattayım? Neden hala mutlu değilim?... Gibi sorular artık aklımı çelmişti. Ama bunları çok eskiden düşünürdüm, şu anda aklımda daha mantıklı şeyler vardı. Ve bende artık onlar (kişi zamiri) gibi düşünmeye başladım, onlar yani diğer insanlar gibi umursamaz olmaya karar verdim.
Örnek 2:
Büyük bir ormanın içerisinde ben (kişi zamiri) ve arkadaşlarım yolumuzu bulmaya çalışıyordu. Arkadaşım buraya (işaret zamiri) gelmek kimin (soru zamiri) fikriydi? diye sordu. Ben gidelim demiştim ama hepimizin (belgisiz zamir) ortak kararıydı aslında. Mert, şurada (işaret zamiri) bir yol gözüküyor, dedi. Güvenli olup olmadığını kim (soru zamiri) kontrol edecekti? Hiçbirimiz (belgisiz zamir) cesaret edip de gidemiyorduk. Sonunda birkaçımız (belgisiz zamir) beraber bakmaya karar verdik. Evet bizi (kişi zamiri) bu karanlık ormandan kurtaracak yol buydu (işaret zamiri).