Çağımızın hastalığı olarak adlandırabileceğimiz teknolojik ürünlerin hayatımızdaki yeri ve özellikle kendine özgü bir ideolojisinin olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, sürekli bir imge bombardımanı altında olduğumuz ve sloganlarla kendi gerçekliğimizi ve belki de benliğimizi ve bilincimizi her geçen gün biraz daha yitirdiğimizi yavaş yavaş değil hızlı ve şok bir anilikle kabullenmemiz gerekiyor.
Özellikle iletişim araçlarının bizim hayatımızı kontrol altında tuttuğu ve günlük programımızı bile düzenlediği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bugün artık teknoloji sayesinde dünyanın her yerinde benzer etkinlikler ve benzer davranışlar görülebilmektedir.
Eskiden insanlar çoğunlukla köylerde yaşarlardı ve birbirlerini tanırlardı. İnsanlar başka insanlar ile yol kenarında sohbet edebilir, yardıma ihtiyacı olan insanlara hemen yardımcı olabilirdi. Şimdi ise Dünya büyüdü ancak Dünya ile birlikte teknoloji, bilim, iletişim kaynakları da büyüdü. İnsanlar şimdi birbirleri ile dijital ortamda sohbet edebiliyor, birbirlerini tanıma imkânı sağlayabiliyor. Geçmişte köyde yaşayan insanlar nasıl birbirleri ile iç içeyseler, şimdi de insanlar büyüyen dijital ortamda iç içeler. Bu da dünyanın ne kadar büyürse büyüsün gelişen teknolojiler sayesinde hala bir köy gibi olduğunu gösterir.