Elinizdeki bir ürünü kullanabilmeniz için nelere ihtiyaç vardır bir düşünün. Mesela dondurma. Dondurmacıya gidip bir külah dondurma alıyor ve yiyorsunuz. Peki o dondurma sizin elinize gelene kadar başına neler geliyor? Dondurma sütten yapılır. Süt için ineğe ihtiyaç vardır. İneği sağmak için bir insan gerekli. O sütü ulaştırmak için bir taşıt, o taşıtı kullanmak için bir insan gerekli. O sütü işlemek için bir insan, işlenmiş sütten dondurma yapmak için bir insan, o dondurmanın şekeri için birkaç insan, dondurmayı satmak için birkaç insan...
Dondurmanın her işlemi için bir çok insana ihtiyaç vardır. Siz sadece bir top dondurma yiyeceksiniz fakat o dondurma meydana gelene kadar onlarca insan çalışmaktadır. O sadece bir dondurma değil, üzerinde onlarca kişinin emeğinin geçtiği, aslında çok değerli bir üründür.
Böyle düşünürsek, etrafımızdaki şeylerin değerini daha iyi anlar ve ona göre hareket ederiz. Bu da bizi erdemli bir insan yapar.
- İnsan tek başına bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz.
- Bu yüzden ihtiyaçlarını karşılamak için topluluklar halinde yaşar ve iş bölümü yapar.
- Bu sayede tek başına bir kişinin yapamayacağı zor işler yapılabilir.
- Örneğin bir lokma ekmeğin yenebilmesi için, çiftçiler, fırıncı, taşıma, tohumcu vb. bir çok kişinin çalışması gerekir.