Beytü’l-hikme, İslam medeniyetinde yüksek seviyede ilmî araştırmalar ve tercüme faaliyetlerinin yapıldığı eğitim kurumlarıdır.43 Fiili anlamda beytü'l-hikmenin kurucusu Abbasi halifesi Me'mun olmakla birlikte fikir ve ilk teşebbüs örneği Mansur zamanına kadar gider.
Yunanca eserlerin Arapçaya tercüme edilmesi ile ilgili ilk geniş çaplı çalışmalar beytü’l hikmede gerçekleştirildi. Beytü’l-hikme zamanla Orta Çağ’ın ilimler akademisi kimliğine kavuştu. Burada her türlü dinî ilimler, sosyal bilimler ve fen bilimleri okutuluyordu. Fıkıhtan felsefeye, matematikten astronomiye kadar farklı dersler vardı. Bu bilim kuruluşunun bir rasathanesi, bir de büyük kütüphanesi vardı. Beytü’l-hikmede Aristo, Eflatun, Hipokrat, Öklit, Arşimet ve Calinus gibi önde gelen Yunan düşünürlerin yanında Farslı ve Hintli yazarların kitapları da Arapçaya tercüme edilmiştir.
Gerek Abbasi Devleti içindeki kilise okullarından, gerekse komşu ülkelerden ve Kıbrıs’tan getirtilen kitaplarla beytü’l-hikme Orta Çağ’ın en zengin kütüphanesi ve yoğun ilmî araştırmaların merkezi hâline geldi. İlk dönemlerde bir tercüme bürosu ve bir kütüphane olarak kurulan beytü’l-hikme giderek fiziki ve fonksiyonel açıdan genişlemiş, özellikle pozitif ilimlerin araştırıldığı bir merkez ve bir eğitim kurumu hâline gelmiştir. İslam ilim dünyasına, beş yüz yıldan fazla kaynaklık eden bu merkez, 1258’de Moğollar tarafından yakılıp yıkılmıştır.