Berzah, sözlükte “iki şey arasındaki engel, perde ve ayırıcı sınır” demektir. Dinî ıstılahtaki karşılığı ise, “ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişe kadar devam edecek olan kabir hayatıdır. “Onların önlerinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.” (Mü’minûn, 23/100) âyetinde de geçen “Berzah” ile kastedilen budur. Buna göre ölen herkes berzah âlemine girecektir.
Bazı kaynaklara göre peygamber efendimiz ve onun soyundan gelenler hariç herkes kabir azabı çekecektir. Sadece bu azabın şiddeti farklı olacaktır. Küçük günahlar işleyenler ise sadece sıkıntı hissedecektir. Mutasavvıfların büyük çoğunluğuna göre kabir azabı yoktur. Onlara göre tek kaynak olarak Kuranı Kerim alınmalıdır. Hiçbir ayette kabir azabından bahsedilmemesi de onun yokluğuna delalettir. Buhari'nin naklettiği bir hadise göre, berzah alemi cennete gidecekler için bir bahçe, cehenneme gidecekler içinse derin bir çukurdur.
Berzah aleminin nasıl bir yer olduğuna dair Kuran'ı Kerim'de hiçbir ayet yoktur. Bu konuda alimler hadislerden yola çıkarak ve içtihat yaparak birtakım sonuçlara ulaşmıştır. Berzah alemine geçmeden önce Münker ve Nekir adlı iki melek, ölünün yanına gelecek ve onu sorguya çekeceklerdir. Dinin ne, peygamberin kim sorularından sonra berzah aleminin kapıları açılacaktır.
Berzah Alemi, tıpkı ahiret gibi cennet, cehennem ve araftan oluşur. Dünya hayatında küçük büyük tüm günahlardan uzak duran mümin kullar için berzah, melekut alemine açılan bir kapıdır. Melekut aleminde sadece ''latif'' olarak nitelendirilen ruhani varlıklar ve insanlara hizmet etmekle görevli olan melekler yer alır. Yaygın inanışa göre, mümin kullar burada dünya hayatında olup bitenleri görebilecek ve birbirleriyle görüşebilecektir.
Allah'a şirk koşan, yeryüzünde fitne çıkaran, Allah'ın emirlerine karşı gelip yasaklarına uymayanlar ise berzah aleminde kabir azabı çekecektir. Mezarın sıkıştırması ve tabutun ölüyü dışarı atması, hadis kitaplarında da geçen kabir azaplarının başında yer alır.