Ben dili; kişinin merkezinden çıkıp, karşımızdaki insanın vicdanına ve yüreğine ulaşan dildir. Yani ben dilini yürek yüreğe iletişim olarak tasvir edebiliriz. Ben dilini kullanan kişi kendisi hakkında yaptığı değerlendirmeyi karşısındaki insanla paylaşmak isteğindedir. Kişinin karşısındaki insanı yargılamadan, suçlamadan sadece kendi duygu ve düşüncelerini anlattığı bir dildir. Bu konuşma tarzı karşımızdaki insana kendisini değerli hissettirir. Ben dili ile kurulan cümleler; yaşanan durumu, durumun ne düşündürdüğünü ve ne hissettirdiğini içerir. Bu sayede karşımızdaki insan yaşanan duygunun nedenini anlar ve sağlıklı bir iletişim ortaya çıkar.
Sen dili, karşımızdakini suçlamaya ve yargılamaya yönelik bir konuşma tarzıdır. Karşımızdaki insanın hoş görülmeyen, kabul edilmeyen davranışları karşısında eleştiri ve töhmet mesajları içeren bir dildir. Sen dilinde cümleler ikinci tekil şahsa göre çekimlenir. Bu konuşma tarzı davranışa ve duyguya değil, kişiliğe yöneliktir. Bu nedenle karşımızdaki insanı savunmaya iter, karşımızdaki insanın kendini suçlu hissetmesine ve bizi tam olarak anlayamamasına neden olur. Sen dili, genellikle tepkisel ve öç almaya yönelik davranışları ortaya çıkartır.
Yunus Emre
Sen dili ve ben diline örnek verecek olursak:
“Kabahat sana inananda, senin ipinle kuyuya inende, sana değil kendime kızıyorum.” Sen Dili
“Randevulaştığımız yere gelmediğinde kendimi çok kötü hissettim, bana haber vermeni çok isterdim.” Ben Dili
“Konuşurken gözüme bile bakmıyorsun. Çok kabasın.“ Sen Dili
“Konuşurken gözüme bakmadığın zaman beni dinlenmediğini , ciddiye almadığını düşünüyorum. Bu da beni kırıyor.” Ben Dili
“Okula neden gelmedin?” Sen Dili
“Dün okulda seni göremeyince çok meraklandım.” Ben Dili
“Bin defa söyledim. Hala aynı şeyi yapmakta ısrar ediyorsun, kapa şu telefonunu daha kaç kere ısıtmam gerekiyor yemekleri?” Sen Dili
“Yemek hazır, arkadaşına yemekten hemen sonra arayacağını söylesen beni ne kadar mutlu edersin, çok açım, lütfen.” Ben Dili