bedbaht : Mutsuz, talihsiz. "Kocasının akşamcılığından manen ve maddeten bedbahttı." - Yahya Kemal Beyatlı
meziyet : Bir kişi veya nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik. "Cemal Paşa'da, anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." - Falih Rıfkı Atay
muvaffak : Başarmış, başarılı.
muzip : Şaka etmekten hoşlanan. "Hiç de yaramaz ve muzip bir çocuk olamamakla beraber ona kötü oyunlar oynamaktan çekinmemişimdir." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
müşir : Mareşal. "Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir." - Falih Rıfkı Atay
nazır : Bakan. "Eski nazırlardan birisine ilk defa burada rastladım." - Aka Gündüz
nikbin : İyimser. "Zaten yaradılışı icabı çok nikbin bir gençti." - Hüseyin Cahit Yalçın
tabiat-ı eşya : Eşyanın doğası.
tatbik etmek : Uygulamak. "Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz?" - Falih Rıfkı Atay
uzviyet : Organizma. "Dil yaşayan bir uzviyettir." - Burhan Felek