Şimdiye kadar derneklerden hep uzak durmuşumdur. (İstanbul Serinofil Derneği hariç.) Nasıl durmayalım ki, 70’li yıllarda bize hep derneklerden, cemiyetlerden, partilerden uzak durmamızı tenbihlediler, yasakladılar. Kızılay ve Yeşilay haricindeki derneklere üye olmak disiplin suçu hatta okuldan atılma nedeni idi. 12 Eylül ihtilali ile de pek çok dernek kapatıldı ve yeni dernek açılmasına izin verilmedi.
Ayrıca halkımızın zihninde derneklerle ilgili çok olumlu bir imaj olduğu da söylenemez. Bunda dernekçiliği paravan olarak kullanan bazı art niyetli insanların da etkisi var. Buna ek olarak derneklerin bazı dizi ve filmlerde karanlık işlerin çevrildiği loş ışıklı mekanlar olarak gösterilmesi de bizim derneklere karşı ön yargılı, art niyetli bakmamıza neden olmuştur... Böyle yerler yani dernekler,platformlar ve diğer sivil toplum kuruluşları sanki kapalı kapılar arkasında kumar ve eğlence başta olmak üzere yasal olmayan faaliyetlerin yapıldığı yerlermiş gibi algı oluşturulmuştur.
Bununla birlikte sosyal hayatın pek çok alanında topluma faydalı olan çok sayıda dernek de var. Gelişmiş toplumlarda STK’ lar katılımcı demokrasinin en önemli dinamiğidir. Hatta ileri demokrasinin yaşandığı ülkelerde STK'lar siyaset üstü bir konuma sahiptir. Ve bu konumlarının gücünü kullanarak sivil halkın siyasilerden beklediklerini kurumsal bir yapı olarak dile getirirler. Demokratik olmayan ülkelerde ise STK'lar, siyasilerce ya bir tehdit olarak algınlanmış, ya da propaganda aracına dönüştürülmüştür.
Henüz ülkemizde katılımcı demokrasilerdeki gibi bir rol oynamasa da,demokratik bir toplum bilincinin gelişimi açısından bu alanda yapılan çalışmaların önemi gün geçtikçe artmaktadır.
Özellikle büyük şehirlerde hemşehrilerin bir araya gelerek kurdukları dernekler birlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma ve sosyalleşme bakımından önemli görevler üstlenmektedir. Gurbette sıla hasreti çekenler, dara düşenler, çevre edinmek isteyenler böyle dernekleri ararlar.
İşte tam da bu anlamda, İstanbul’da yaşayan Taşköprülü hemşehriler Bağcılar’da bir dernek kurmuşlar. Taş-Der, Taşköprü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği. Açılışını Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ile Bağcılar Belediyesi Başkanı Lokman Çağrıcı’nın yanısıra Kastamonu İlçe Belediye Başkanları birlikte yaptılar. Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı idi. Belediye başkanları dünkü programların yorgunluğunu üzerinden atmadan Kastamonu’dan kalkıp Bağcılar’daki derneğin açılış törenine iştirak etmek için gelmişler.
Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan liseyi İstanbul’da okumuş. Tören sırasında yaptığı konuşmasında Hüseyin Arslan bir hayalinden bahsetti. O yıllarda Türkiye’nin farklı illerinden, bölgelerinden insanların İstanbul’da kurdukları dernekleri görünce o da Taşköprü’ye ait bir derneğin eksikliğini hissetmiş. Çevresindeki arkadaşlarının bir dernek çatısı altında çeşitli aktiviteler ile bir araya gelmeleri,yardımlaşmaları Hüseyin Bey’i gıpta ve özleme sevk etmiş.Konuşmasında liseyi “İstanbul’da okuduğunu,kendi zamanında Taşköprü’ye ait bir derneğin olmamasının kendisini üzdüğünü, sanki bu derneğin açılması ile hayalinin gerçek olduğunu” dile getirdi.
Ve o saat bu derneklerin iyi işletilirse çok faydalı işler yapabiliceğine inandım.Çünkü, Taşköprü sevdalısı biri olarak,aradan geçen bunca yıl sonra bu açılış sayesinde Sayın Başkanımız Hüseyin Arslan Bey ile tanışma fırsatı buldum.
Tören sırasında aklıma pek çok proje geldi.Derneklerde çeşitli konulara yönelik seminerler ve konferanslar ile üye olan olmayan hemşehrilerimize eğitim desteği verilebilir. Çalıştıkları kurum ve şirketlerde daha güçlü olmaları ve kariyerlerini devam ettirmelerine faydalı olacak eğitimler düzenlenebilir.
İş adamları bir araya getirilerek İstanbul’daki Taşköprü'lülerin sorunları ya da Taşköprü ile İstanbul arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi gibi konularda işbirliğinin önünü açacak müzakere toplantıları tertip edilebilir. Bu konulardaki uzman kişilerin katılacağı söyleşiler,toplantılar ya da çalıştaylar yapılabilir.
Dernekler aslında kar amacı gütmeyen şirketlerdir.Bir şirket gibi işletilmesi gerekir.Aski halde başarılı olamazlar. Ehil insanları bir araya getirip, belirledikleri vizyonlarına ulaşmak ve misyonlarına uygun hareket ederek kurumsallaşmaları şarttır.
Bu vesile ile Taş-Der, Taşköprü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği başkanı Halil Korkmaz’ı bu girişiminden ve cesaretinden dolayı tebrik ediyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum.Ayrıca Taşköprü Halk Eğitim Müdürlüğünün folklor ekibinin sergilediği profesyonel bir gösterisinden dolayı, onları da tebrik ediyorum.