Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 17 bine yakını sınıf öğretmeni olmak üzere, 25 bin civarındaki öğretmenin eş durumundan yer değişikliği talebinde bulunduğunu belirterek, ''Eş durumundan bu zamana kadar taleplerin yüzde 95'ini karşıladık. Şu anda eş durumundan atama olmadığını iddia eden zannediyorum, bin-bin 500 kişi kalmıştır'' dedi.
Bakan Dinçer, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk moderatörlüğündeki AA Editör Masası'na konuk olarak, eğitime ilişkin soruları cevapladı. Soru ve cevaplar şöyle:
Soru: Alan derslerinde öğretmen konusunda sıkıntılar olacağı yönünde endişeler dile getiriliyordu. Bu konuda ve genel anlamda Bakanlığın öğretmen ihtiyacı konusunda bilgi verebilir misiniz- Norm fazlası öğretmenlerin durumuna yönelik bir çalışma yapılacak mı-
Cevap: Bu alan meselesiyle ilgili bugünlerde yaşadığımız iki sorun var. Onlardan biri sınıf öğretmenleri meselesi. Sınıf öğretmenlerimiz fazla, çünkü bu eğitim sisteminden önceki yıllarda ilk öğretimde, ilk 5 yılda sınıf öğretmenlerimiz görev yapıyor, sonraki 3 yılda ise alan öğretmenlerimiz görev yapıyordu.
Eğitim sisteminde 4 ve 4 diye ilkokul ve ortaokulu ayırınca, geçen yıl 5. sınıfı okutan sınıf öğretmenleriyle 4. sınıfı okutan sınıf öğretmenleri, bu yıl birinci sınıftan öğrenci aldı. O yüzden biz elimizdeki sınıf öğretmeni fazlalığını çözebilmek için 2 yol kullandık. Bunlardan bir tanesi, öğretmenlerin herhangi bir şekilde yerini değiştirmeden, mümkünse aynı okulda kalsın mümkün değilse aynı semtte ya da ayını ilçede kalsın diye düşündük. Onları çok fazla mağdur etmedik. Dolasıyla öğrencileri en yüksek aydan başlayarak 30 kişi olunca bir sınıfa, sonra ikinci sınıfa öğretmen ve derslik müsait oldukça böldük.
Böylece birinci sınıfta birden çok öğretmenin ders almasını sağladık. Bütün bunlara rağmen elimizde halen fazla sınıf öğretmeni varsa, bu öğretmenlerden kendi eğitimleri doğrultusunda, bunların bir çoğu aynı zamanda bir yan dalla da alan öğretmenliği yapabilecek bir eğitime sahip. Alan değiştirmelerine izin verdik. Böylece onlar alan değiştirdikçe bizim alandaki ihtiyaçlarımızı karşıladılar. Diyelim ki matematik öğretmeni, sosyal bilgiler öğretmeni gibi ihtiyaçlarımızı karşıladılar. Bu problem yüzde 99 oranında çözülmüş görünüyor.
-120 bin öğretmen ihtiyacımız var-
İkincisi ise hala alan öğretmenine ihtiyacımız var. Bizim şu anda 4+4+4 ve lise eğitiminin zorunlu olması sebebiyle öğretmene ihtiyacımız var. Önceki yıllarda da vardı, şimdi de var.
Bizim ideal durumda ek olarak 120 bin öğretmene daha ihtiyacımız var. Bunu aldığımızda Türkiye'de öğretmen sorunu yüzde 99,9 oranında çözülmüş olur. Ayrıca, mevcut öğretmenleri rasyonel bir şekilde dağıtıp istihdam edip etmediğiniz meselesi önemli. Burada oldukça ciddi sorunlarımız vardı. Bir kısmını çözdük. Geçen yıl 153 bin norm fazlası öğretmenimiz vardı. Ama 54 bin civarında ücretli öğretmen istihdam etmiştik. Norm fazlası öğretmen vaktiyle, il emri ataması uygulaması yapılmış. Herkesi memnun edebilmek için il emrine gitmek isteyen öğretmenler atanmış. Diyelim ki Samsun'da 681 norm fazlası öğretmen var il emrinde. Ama bu kentin ilçe ve köylerinde 772 tane ücretli öğretmen istihdam etmişiz.
Zaten bize yönelik eleştirilerden birisi de buradan çıkıyor. Bu yıl il emrini kaldırdım. İl emrine öğretmen göndermeyeceğiz. Her okuldaki norm kadroları belirledik. O okullardaki norm kadrolara göre talepte bulunuyorlar ve oralara gidiyorlar.
Mesela yine tartışma konusu oldu. Diyelim ki Muş'un bir ilçesinde veya köyünde öğretmene ihtiyacınız var. Muş merkezdeki öğretmen elinizde fazla olarak var. İlçesine veya köyüne gönderemiyorsunuz, gitse de mahkemeyle geri geliyor. Bunun çözülmesi ayrı bir konu.
-Nokta atama yapıyoruz-
Atamalarımızı nokta atama olarak yapmaya başladık. Çevreden başlamak üzere il merkezlerine doğru hangi okullarda, ne tür kadrolar boşsa onlara atama yapıyoruz. İl emrini de kaldırdık. İl emrinde var olan öğretmenleri değerlendirebilmek için de yönetmelik değişiklikleri yaptık. 'İl emrinde norm fazlası öğretmenler varsa onları vereceksiniz, onlar olduğu müddetçe ücretli öğretmen tutamazsınız' dedik. Bundan hareketle, bu sene, önceki politikalardan değişiklik yapmamızdan dolayı öğretmenlerin bir kısmının belki itiraz ettiği bir uygulama var. Ama kabul etmelisiniz ki bu ülkelerin kaynaklarını rasyonel kullanmalıyız. Eğer bunları kullanmayacaksak ve irasyonel durumlara göz yumacaksak sorunu çözemeyiz.
Soru: Buradaki eleştirilerden birisi de politikalarınızdaki sürekli değişiklikler. Hükümet olarak sizlerin bir önceki dönemle sonraki dönem arasında farklılıklar var. Bu da tabi ki bazen vatandaşı mağdur eden uygulamalara neden oluyor. İl emri ya da eş durumu konuları bunlardan birkaçı. Yani önceki dönemlerde bu uygulamalar yapılırken birden kesilince vatandaş tepki gösteriyor.
Cevap: Bir politika belirlendiğinde bunları iyi niyetle ve insanların bunu istismar etmeyeceği üzerine kurgulanır. İl emri geçen dönemde uygulanmış da ben kaldırmış değilim ki. İl emri MEB'in uzun yıllardır kullandığı bir uygulamadır. Biz şimdi onu değiştirdik. Çünkü bir taraftan öğretmen ihtiyacı duyuyorken öbür taraftan maaşını ödediğiniz ama etkin bir şekilde değerlendiremediğiniz öğretmeniniz var. Siz Milli Eğitim Bakanı olsanız ne yaparsınız-
Bizim görevimiz bir sınıfta çocuğa eğitim vermek, onun ihtiyaç duyduğu küresel ya da ulusal düzeyde bilgi ve becerileri ona kazandırmaktır. Bizim görevimiz o. MEB, öğretmenleri idarecisiyle bir bütün olarak bunu yapmak zorunda. Şimdi siz bunu esas olarak almıyorsanız. Filan yerde sınıfta öğretmen yok ve ders boş geçiyorsa öbür taraftan da öğretmen bekliyorsa, bunun uyumlaştırılması aynı zamanda Bakanlığın görevi değil mi- Aslında bunun kararını verdiğinizde bir şey değiştirmiyorsunuz, çok alt düzeyde bir uygulamayı gözden geçirmiş oluyorsunuz. Türkiye'de verilen her kararın çok stratejik bir karar gibi aldığını görüyorum. Bu çok operasyonel bir karar. İl emri bir uygulama kararıdır. Yani Bakanlık bugün verse 3 gün sonra değiştirse bu eleştirilecek bir şey değil ki. Bu, öğretmenlerimizi etkin kullanmakla ilgili verdiğimiz bir karar. Ama diyelim ki, eğer siz seçimlik ders gibi eğitim sisteminin paradigması gibi, eğitimde verdiğimiz derslerin değiştirilmesi ve ders miktarının değiştirilmesi ile ilgili kararları veriyorsanız o zaman stratejik bir karar veriyorsunuz, o zaman ''Bu değişiklikleri sık yaptınız'' diye eleştirebilir ve kısmen haklı olursunuz.
Soru: Eş durumuyla ilgili gelişme var mı-
Cevap: 25 binden biraz fazla öğretmen eş durumundan yer değişikliği talep etti. Bunların da ne yazık ki 17 bine yakını sınıf öğretmeniydi. Sınıf öğretmenlerimizin alan değişikliğini o yüzden yaptık zaten. Eş durumundan bu zamana kadar taleplerin yüzde 95'ini karşıladık. Şu anda eş durumundan atama olmadığını iddia eden zannediyorum, bin-bin 500 kişi kalmıştır. Biz de elimizden gelini yaptık. Bunu insanlarımız görsünler. Buradan eş durumundan atanan öğretmenlerimizin de bir şey söylemesini bir teşekkür etmesini bekliyorum. Her seferinde atanmamış olanların yaptığı kulis karşısında MEB'in baskı altında tutulmasının bu topluma, bize hiç bir yararı yok. Ama şu ana kadar neredeyse 24 bine yakın eş durumundan atama yaptık. Bu öğretmenlerimiz lütfen bir çıkıp teşekkür etsin bunun yapıldığını insanlarımız görsün.
-''Öğretmenin yerini Ağustos ayında değiştireceğiz''-
Kim dönem ortasında öğretmenini değişmesini gitmesini ister. Çocuk tam alışmış 4 aydır onunla haşır neşir olmuş onu sevmiş, onunla iletişimi geçmiş onu alıyorsunuz ertesi gün çocuk ağlar. Bunun farkında değil misiniz- O zaman neden herkes dönem ortasında öğretmenin görev değişikliğini talep ediyor. Ben bir karar verdim, bundan sonra öğretmenleri Ağustos'ta alacağız, öğretmenin yerini Ağustos ayında değiştireceğiz. Öğretmenin her türlü talebini Ağustos'ta alacağız. Biz dönem içinde içinde ister birinci dönem ister ikinci dönem öğretmenimizi sınıfta görmek istiyoruz. Bir sloganımız var bizim 'Öğretmen sınıfta olmalı ilk gün ilk dersten, son gün son derse kadar çocuklarımızla ilgilenmeli. Yapmak istediğimiz bu. Eğer bu yanlışsa bunun üzerinden bir şey yapın bize.
Bunlar kanunlarımıza girdi. Bir, atamaların yılda birkez olacağı, iki değişikliklerin ve benzeri taleplerin yılda birkez yapılacağı kanunumuzda var. Üç emekliliğin bile ancak hazirandan sonra yapılacağını düzenledik.