Fransız İhtilali’nin yaşanması bütün dünya için sonuçları olan bir durum olmuştur. Fransa’da krallığın yıkılması, feodal rejimleri tehdit ederken cumhuriyet ilan edilmesi de milliyetçilik akımının başlamasına neden olmuştur. Böylece dünyanın her yerindeki azınlıklar da başta olmak üzere milletler bağımsızlık telaşına ve özgür hayat kavramına eğilmeye başlamışlardır.
Azınlık okulları Fransız İhtilali’ne kadar eğitim işleri ile uğraşırken ihtilalden sonra bağımsızlık, özgürlük, basın ve teşkilatlanma işleriyle uğraşıp haklarının korunması, iyileştirilmesi ve arttırılması için mücadele vermeyi tercih etmişlerdir. Bu nedenle birçok azınlık okulu bir karargah olarak da kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti, eğitim kurumlarının açılması ve yönetilmesi konusunda Türk ve Müslümanlara tanıdığı serbestliği azınlıklar için de tanımıştır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin ardından Rum unsurlara tanıdığı imtiyazlardan, daha sonra diğer Hristiyan topluluklar ve Museviler (Yahudiler) de yararlanmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’nde azınlıklar için açılan ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretim kurumları bizzat azınlıklar tarafından kurulmuş, bu okullar gayrimüslim cemaatler ile gayrimüslim zenginler tarafından desteklenmiştir.
Azınlıklar için yapılan okullar genellikle kiliselerin etrafında açılmış, buralarda verilen eğitim de kilise aracılığıyla sürdürülmüştür. İlk dönemler okuma yazma öğretilip dinî ve kültürel eğitimler verilen bu okullar devlet denetiminden uzak kalmış, buralarda öğretmen olarak genellikle papazlar görev yapmıştır. Dünyada milliyetçilik hareketlerinin başlaması üzerine, azınlıkların açtığı Rum, Ermeni ve Yahudi okulları da milliyetçilik fikrinin yayılmaya başladığı kurumlara dönüşmüş, bu okullarda bağımsızlık propagandaları yapılmıştır.