18. yüzyılın sonlarında gerçekleşen Fransız İhtilali’nin sonucu olan düşüncelerin etkisi XIX. yüzyıla da sıçramıştır. Kıtada, XIX. yüzyıl boyunca 1830 ve 1848 ihtilallerinin yaşandığına şahitlik edilmiştir. Devletler ise ihtilallerin ardından birtakım önlemler almaya mecbur kalmıştır.
Siyasi anlamda alınan kararlar, uygulanan politikalar sosyal hayatı da etkilemiştir. Ordu mevcuduna daha çok ihtiyaç duyulması, daha çok işgücüne ihtiyaç duyulması gibi sebeplerden ötürü Avrupalı devletler, nüfuslarını arttırmaya yönelik politikalar geliştirmişlerdir. Ülkelerin nüfusları artmış ve artan nüfusla birlikte sosyal hayatın da farklılaşıp gelişmesi kaçınılmaz olmuştur. Nüfusu fazla olan devlet diğerlerine göre sosyo-ekonomik anlamda daha çok güçlü olmuştur. Birbirlerine üstünlük sağlama uğraşında olan Avrupalı güçler, bu üstünlüğü sağlayabilmek için de başka bölgelerde hakimiyet sağlayıp buralarda nüfuz ve saygınlık kazanmaya çalışmışlardır.
Avrupa kıtasında gittikçe gelişen kapitalist düzen sonucu, kırsal kesimlerde yaşayan insanlar iş gücüne girmek amacıyla kentlere göç etmişler ve bu durum ülkelerin demografik yapılarının değişmesine neden olmuştur. Sanayileşme sonucu açılan yeni fabrikalar çerçevesinde insanlar, çalıştıkları fabrikaların çevresine yerleşmiş ve yeni yerleşim bölgelerinin oluşmasına zemin hazırlamışlardır. Günümüzdeki işçileri ve yöneticileri tanımlamak için kullanılan, “mavi yakalı” ve “beyaz yakalı” gibi kavramların temelleri ise yine bu süreçte atılmıştır.