Atatürk’ün din öğretimiyle ilgili sözlerinden örnekler

Atatürk’ün din öğretimiyle ilgili sözlerinden örnekleri yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

1. Atatürk’ün din öğretimiyle ilgili sözlerinden örnekler bularak defterinize yazınız.

  • Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.
  • Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
  • Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
  • Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkanı yoktur. Yaptığımız muazzam inkılaplarla medeni bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik.
  • Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaiz ve nasihat etmek belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından olursa bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?
  • Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?
  • Herhalde alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir.
2. Anayasa’mızdaki din öğretimiyle ilgili maddeyi defterinize yazınız.

Madde 24 - Din ve İnanç Hürriyeti

Din ve inanç hürriyeti
Madde 24- (1) Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir.
(2) Kimse ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve bunları değiştirmekten dolayı kınanamaz, suçlanamaz ve farklı bir muameleye tâbi tutulamaz.
(3) İbadet ve dinî ayin ve törenler, kamu düzeninin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.

3. Atatürk’ün din bilginlerine verdiği önemi araştırınız.

Atatürk, toplumun aydınlatılması için kendini yetiştirmiş din bilginlerinin gerekliliğinin bilincindeydi.

Din alanında kendini yetiştirmiş din bilginlerini daima takdir etmiş, din ile ilgili çalışmaların bu tür bilginler tarafından yapılmasını istemiştir.

Atatürk, ayrıca Milli Mücadele’ye destek veren din bilginlerine daima minnettar olmuştur.

Atatürk, din bilginlerinde bazı özel yeterlilikler olmasını istemiştir. Bir sözünde şöyle söylemiştir: “Camilerin kutsal minberleri, halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille, ruh ve düşünceye hitap olunmakla Müslümanların vücudu canlanır; düşünceleri temizlenir; imanı kuvvetlenir; kalbi cesaret bulur. Fakat buna karşılık hutbe okuyanların sahip olmaları gereken ilmî nitelikler, özel liyakat ve genel kültüre sahip olmaları önemlidir.”

Atatürk seyahatlerinde görüştüğü din bilginleri için, “Seyahatlerimde birçok gerçek aydın din bilginiyle görüştüm. Onları çağdaş eğitim almış sanki Avrupa’da eğitim görmüş bir düzeyde buldum. İslam’ın gerçeklerini ve özünü bilen din bilginlerimizin hepsi bu olgunluk kertesindedir,” demiştir.

Atatürk’ün Din Bilginlerine Verdiği Önemi Anlatan Bir Örnek

Mustafa Kemal Atatürk’ün Şiran Müftüsü’ne mektubu Şiran Müftüsü Hasan Fahri Efendi Hazretlerine Erzurum kongremizin hin-i küşadında (açılışında) ve hitam-pezir olması (sona ermesi) münasebetiyle irad buyurduğunuz (ifade ettiğiniz) Arapça beliğ ve fasih (inandırıcı ve açıklayıcı) ve maksada tamamen mutabık (uygun) hitabınız(söyleviniz) cemiyetimiz tarihinde pek kıymetli hatırat (anılar) olarak mahfuz (saklı) kalacaktır. Bulunacağınız mahallerden dâhil latif sözlerinizle mali (dolu) mektuplarınızı almakla mübahi olacağım (onurlanacağım). Cenab-ı Hak hayırlı seyahat müyesser buyursun. Amin.

Mustafa Kemal, 9 Ağustos 1919

👍 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.

SORU & CEVAP Haberleri