âşüfte: Çılgın gibi seven, meftun.
bezm-i gülzâr: Gül bahçesi meclisi.
çerâgan: Etrafı aydınlatma, şenlik.
dîde: Göz.
dîvâr: Duvar.
güftâr: Söz.
gûş-i bülbül-i zâr: İnleyen bülbülün kulağı.
hezâran: Binlerce.
lâle-zâr: Lale bahçesi.
müşerref: Katılma, teşrif etmek.
neşât-efzâ: Şen eden, mutlu kılan.
nevâ-sâz: Ötmek, şakımak.
pâdişâh-ı mekrümet-kâr: Cihanın şerefli padişahı.
pür-şevk: Dolu, neşeli.
ruhsâr: Yanak.
rûşen: Aydın, parlak.
rû-yi gonce-i zîbâ: Güzel goncanın yüzü.
rû-yı yâr: Sevgilinin yüzü.
sezâ: Layık.
şehriyâr: Padişah.
tâvûs: Tavus kuşu.
temâşa: Seyretmek.
teşrif-i hümâyûn: Padişahın gelişi.
veş: Gibi.
zemîn: Yer.
zülf-i hûban: Güzellerin saçı.