Dostlukla ilgili birçok deyim bulunmaktadır. İşte bazı örnekler:
- Dostluğunu göstermek: Birine dostluğunu göstermek veya ona yardım etmek anlamında kullanılır. Örnek: Zor zamanlarında dostluğumu gösterdim ve ona destek oldum.
- Dostluğunu kazanmak: Birinin güvenini veya dostluğunu kazanmaya çalışmak anlamında kullanılır. Örnek: Onun dostluğunu kazanmak için çok çabaladım..
- Dostluğu güçlendirmek: Birinin dostluğunu daha sağlam veya derin hale getirmek anlamında kullanılır. Örnek: Bu tatil, bizim dostluğumuzu daha da güçlendirdi.
- Dostça bir yüzle karşılamak: Bir kişiyi sıcak ve dostça bir şekilde karşılamak anlamında kullanılır. Örnek: Onu her zaman dostça bir yüzle karşılıyorum.
- Dost meclisi: Arkadaşlar arasında samimi bir şekilde geçirilen zamanı ifade eder. Örnek: Hafta sonları, dost meclisinde buluşuyoruz ve birlikte eğleniyoruz.
Arkadaş değil, arka taşı; zarar veren arkadaş için söylenen bir söz.
Aralarından su sızmamak; aralarında çok yakın, sıkı fıkı arkadaşlık bulunmak:
Bir vakitler aralarından su sızmayan o dünya ahiret kardeş hatun kişiler, şimdi birbirlerini çekemiyor, birbirlerinin arkasından söylemediklerini bırakmıyorlardı. - H. Taner.
Arası (araları) açılmak (açık olmak, bozulmak); arkadaşlıkları sarsılmak, arkadaşlık bağları kopmak, birbirine darılmak:
O ara garajcı ile de araları açıldığından tiyatroculuk oyununu bırakıp dergicilik oyununa geçtiler - H. Taner.
Boyu boyuna, huyu huyuna; karı koca veya arkadaşlar arasında her bakımdan uygunluk olması gerekir anlamında kullanılan bir söz.
Büyükle büyük, küçükle küçük olmak; her yaş ve durumdaki kişilere karşı dostça, arkadaşça davranmak.
Canciğer olmak; birbiriyle çok yakın arkadaş olmak:
Birbirinizin yüzüne karşı canciğer olursunuz fakat sekiz on adım ayrıldığınız gibi başka birine mükemmel çekiştirirsiniz. - R. N. Güntekin.
İçtikleri su ayrı gitmemek; sıkı fıkı dost, arkadaş olmak:
İçtikleri su ayrı gitmez, her derdini onunla paylaşırdı. - H. Topuz.
Dostlar başına; bir şeyi dostları için de dilemek amacıyla kullanılan bir iyi dilek sözü:
Doğrusu böyle bir düğün dostlar başınaydı. Arkadaşları arasında, günlerden beri hep bunun lafı ediliyordu. - R. Çalapala.
Parmak bozmak; çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek.
Bir dostluk kaldı; mal azaldığında satıcıların kullandığı bir müşteriyi özendirme sözü.
Dost edinmek; dost kazanmak:
Yolda iki dost edinip on gün birisinin, on gün ötekinin erzak torbasından karnını doyurdu. - F. R. Atay.
Dost tutmak; erkek veya kadın evlilik dışı ilişki kurmak.
Dosta düşmana karşı; dostlara üzüntü vermemek, düşmanları da sevindirmemek için, ele güne karşı anlamında kullanılan bir söz.
Dostlar alışverişte görsün (diye); gösteriş olsun, iş görüyor densin (diye) anlamında kullanılan bir söz.
Dostlar şehit, biz gazi; alay tehlikeli işleri başkalarına bırakıp kendileri sonuçtan yararlanmak için bir kenara çekilenlerin bencilliğini anlatan bir söz.
Dostluk etmek; yakınlık kurmak, dost gibi candan davranmak: Lokanta müşterisi hanımlardan kendi kendine tanıştığı, konuştuğu, dostluk ettiği hanımlar var! - M. Ş. Esendal.
Düğün aşıyla dost ağırlanmaz; ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlanmasında, bir özveride bulunulmasındadır. Onun için orta malı, gerçek ikram konusu olmaz.
Düğün pilavıyla dost ağırlamak; başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak.
İyi gün dostu olmak; sadece iyi günlerde görünmek.