Bir edebî tür olarak anı, toplumca tanınmış ve alanlarında isimleri duyulmuş kişilerin geçmişte yaşadıkları ya da şahit oldukları olayları, durumları anlattıkları yazı türüdür. Anılar, yaşanabilecek olanı değil yaşanmış olanı anlatan yazı türleri olduğundan gerçeğe dayalıdır. Bu yönüyle anılar, yaşandığı dönemin ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel ve tarihî yapısını yansıtan birer belge niteliği taşır.
Anı; insanın tanınma, unutulmaya karşı bir önlem alma, unutamadığı anları paylaşarak yaşatma, ardında iz bırakma, ders alma-verme vb. gereksinimlerinden doğmuştur. İnsanın yaşadıklarını hatırlama özelliği ile hatırladıklarını çocuklarına, yakınlarına, çevresindekilere aktarma ihtiyacının birleşmesi sonucu ortaya çıkan anının geçmişi ilk çağlara dayanmaktadır.
Yazılı anlamda bilinen ilk anı örneği, milattan önce dördüncü yüzyılda Yunan tarihçi Ksenophon’un (Ksenöpon) yazdığı “Anabasis” adlı eserdir. XVII. yüzyılda Antoine Hamilton’un (Anton Hemilton) “Gramont Kontu’nun Anıları”, Daniel Defoe’nun (Denyıl Döfo) “Bir Atlının Anıları” adlı eserleri roman biçiminde yazılmış ilk anı örnekleridir. Türk edebiyatının yazılı ilk eserleri olan Kök Türk kitabeleri, birer söylev olmakla birlikte anı özelliklerini de taşımaktadır. XV. yüzyılda Babür Şah’ın yazdığı Babürname, edebiyatta bu türün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. XVII. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han’ın yazdığı “Şecere-i Türk” yer yer anı özelliği taşıyan bir tarih kitabıdır. Bunların dışında divan edebiyatında yazılan tezkire, gazavatname, vakayiname, menakıpname, sefaretname, seyahatname gibi türlerde anlatılan olaylar, tanınmış kişilerin hayatından örnekler de yer yer anı özelliği göstermektedir.
Anı, başlı başına edebî tür olsa da bir hikâye veya romana da kaynaklık edebilir. Yazar çoğu zaman kurmaca ile eserini oluştururken kimi zaman da yaşadıkları, şahit oldukları, roman veya hikâyeye konu olur. Ömer Seyfettin’in çocukluk yıllarındaki anılarına dayanan üç-dört öyküsü vardır. Bunlardan At adlı öyküsü, aynı zamanda onun ilk öyküsü olma özelliğini taşır. Bunun dışında “İlk Namaz”, “Ant” ve “Kaşağı”, onun çocukluk yıllarını neredeyse bir anı niteliğinde sergiler özelliktedir. Gerçekten de Ömer Seyfettin’in çocukluğuna ilişkin yoğun anıların somut izlerini taşıyan bu hikâyeler, hikâye ile anı türü arasında gider gelir. Bu nedenle olmalıdır ki; bu hikâyeleri değerlendiren çoğu araştırmacı Ömer Seyfettin’in öykülerindeki birinci tekil kişi olan “ben” anlatıcıyı Ömer Seyfettin’in kendisi olarak görür. Yine edebiyatımızda Orhan Kemal’in “Sağ İç” hikâyesi, çocukluğuna ait hikâyeleri anlatmaktadır.
Anının özellikleri nelerdir
- Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
- İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır.
- Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır.
- Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar ve tarihçilere ışık tutar.
- Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve araştırmalarını anlatır.
- Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
- Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
Anı nasıl yazılır
Anılar, geçmişte yaşananlara sanatsal, siyasal ve bilimsel açıdan ışık tutmaları açısından önem taşır Anılar, edebiyatçılar tarafından kaleme alındıklarında daha ilgi çekici ve sanatsal yönü güçlü yapıtlar ortaya çıkar
Anılar sonradan anımsanarak yazılabildiği gibi, olayın yaşandığı gün sıcağı sıcağına da yazılabilir. Çoğu yazarlar anılarını günlük olarak not ederler Ne gün yazıldığını hatırlamak için tarih atılan, çoğu zaman her günün sonunda olup bitenin sıcağı sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar değerlendirmeler yapıldığı yazılara “günlük” veya “günce” denir Pek çok insanın tuttuğu anı (hatıra) defteri bir tür güncedir.
Edebiyatımızda pek çok anı örneği vardır Örneğin; Ömer Faruk Toprak’ın Gönen Öyküler’i adlı kitabında ve Ahmet Rasim’in Falaka adlı kitabında toplanan öyküler çocuklara yönelik anı öykülerdir Halide Edip Adıvar’ın Türk’ün ateşle İmtihanı, Falih Rıfkı Atay’ın Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Gençlik ve Edebiyat Anıları, Oktay Akbal’ın Günlerde, Halikarnas Balıkçısı’nın Mavi Sürgün, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun bir lise öğrencisinin millî mücadele anıları anı kitaplarının en iyi örneklerindendir
Anı yazarken aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz.
- Yazacağınız metnin ana düşüncesini, konusunu ve hedef kitlesini belirleyiniz.
- Hazırlık (araştırma, bilgi toplama) yapınız.
- Metni planlayınız.
- Yazacağınız metnin türünün özelliklerine dikkat ediniz.
- Dil ve anlatımı metnin türüne göre şekillendiriniz. Konu ile ilgili deyim, atasözü kullanabilirsiniz.
- Yazınızın açık, akıcı ve duru olmasına dikkat ediniz.
- Metninizde farklı cümle türleri kullanabilirsiniz.
- Görsel ve işitsel unsurlardan yararlanarak metninizi zenginleştiriniz.
- Metninizi dil bilgisi, yazım, noktalama, anlatım ve tür özellikleri bakımından gözden geçiriniz.
- Metninizin hukuki, ahlaki ve mesleki sorumluluğunu alınız.
- Yazdığınız metni arkadaşlarınızla paylaşınız.
1. Aşağıdaki yargılar doğru ise ayraçla gösterilen yerlere “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz.
3. Aşağıdaki eserlerden hangisi anı türünde yazılmamıştır?
4. Aşağıdakilerden hangisi anı türüne ait özelliklerden değildir?
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?