amade: Hazır.
baht: Talih.
binaenaleyh: Bundan dolayı.
bittabiî: Doğal olarak.
dereke: Bir süreç içindeki durumlardan her biri,
basamak, aşama.
ecdat: Soy, ata.
efvah: Ağızlar, menfez.
harem: Eş, zevce.
hemşire: Kız kardeş.
izaz: Ağırlama.
kabil olmak: Mümkün olmak.
kadit: İskelet.
kemiyet: Nicelik.
keyfiyet: Nitelik.
lando: Dört tekerlekli, çift körüklü bir binek arabası.
menşe: Köken.
meskûn: Oturulan, yaşanan yer.
mevta: Ölü.
mezbele: Çöplük.
muattar: Güzel kokulu.
mukavemet: Dayanma, karşı durma.
muvazene: Denge.
mükellef: Sorumlu, yükümlü.
münferit: Bireysel, ferdî.
müphem: Belirsiz.
müstehase: Fosil.
müteşekkil: Oluşmuş, meydana gelmiş.
müziç: Bunaltıcı, tedirgin edici.
nev: Tür, çeşit.
payitaht: Başkent.
sebil: Hayır için dağıtılan içme suyu.
sofa: Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, yol.
şayan: Uygun, yaraşır.
şerik: Ortak.
tafsilât: Ayrıntı.
telakki etmek: Algılamak.
tetkik: Araştırma, inceleme.
tereddi: Yozlaşma.
vâsıl olmak: Ulaşmak, varmak.
zaruret: Zorunluluk.
ziyade: Fazla.