“Sen kocana / karına şunları şunları yap ki o da sana yapsın.”
“Sen kayınvalidene iyi davran ki gelinin de sana iyi davransın.”
gibi sözler çok kullanılır. Yap ki karşlığını göresin.
Oysa Rabbimiz “İyiliği, karşılığında daha çoğunu umarak yapma! Rabbin için katlan.” buyuruyor, Müddesir suresi 6 ve 7. Âyet-i Kerîmelerde.
İyiliği daha fazlasını bekleyerek bir kazanç elde etmek için yapmamak gerekiyor, demek ki. Oysa biz genellikle karşılık bekleyerek yaparız iyilikleri.
İyliği yapıp karşlığını görmeyince de kızarız, küseriz. “Daha da yapmam” deriz.
İyiliğin karşılığını iyilik olarak insanlardan beklediğimizde genellikle hüsrana uğrarız. Karşılığını göremeyince de yapmaktan vazgeçeriz. Oysa Âyet-i Kerime’de ki gibi Rabbimizin “Benim için katlan, sabret” buyruğuna “Tamam Ya Rabbi” desek ne güzel olur. İyilik yapmak her zaman çok kolay değildir; nefis engel çıkarır, zorluğu, yorgunluğu, fedakarlığı vardır. “Gülümsemek” gibi kolay görünen iyilikler bile nefis putunu her zaman aşamaz.
“Allah rızası için” “Allah razı olsun” sözleri dilimizde çok kullandığımız cümleler. Fakat şuuruna tam varıp içini davranışlarımızla dolduramıyoruz çoğu zaman.
Evlilik problemlerinin çözümsüzlüğünde en önemli etken karşılık beklemektir. Muhabbetin önündeki en büyük engel de yine karşılık beklemektir.
“Vaktiyle şunu şunu yapmıştım da anlamadı, kıymetini bilmedi artık yapmıyorum” sözünü çok duyuyorum. Ya da şimdi ben bu kitapta yazılanları yaparsam ya da seminerde dinlediğimi yaparsam eşim de benim istediklerimi yapar mı?” gibi sorular da geliyor.
Bu bakış açısı bir kaç açıdan problemli.
Sevgi ilişkisini para verip pazardan domates almak gibi bunu verirsem ne alabilirim, kazancım ne olacak haline getirmemeliyiz. Bu çok menfaat odaklı bir davranış olur. Sevgi dünyanın en saf ve temiz duygusu. Sevgi için yapacağımız şeyler de saf ve temiz olursa karşılığı gelir fakat biz o karşılığı beklemezsek daha çabuk ve kolay gelir. Karşılık beklediğimiz zaman bir gerginlik oluştururuz. Karşımızdaki bunu hisseder ve o da gerilir. Şimdi ne yapması lazım? içinden gelmeyerek yaparsa gönle ulaşmaz, yapmazsa kırgınlık olur. Gerginlik hiç bir zaman tatlı meyve vermez.
İyi bir eş olmak bir iyilik değil; bir vazifedir. İyi eşin iyisi olmak iyiliktir ancak. Eşine lütufkar olmak, gönlü hoş olsun diye tatlı sözler, hoş davranışlarla ikramda bulunmak ve bunu ondan karşılık beklemeden bir mü’mini sevindirmenin Allah rızasını kazanmaya sebep olacağı ümidi ile yapmak en güzeli olur.
“Muhabbet Olsun” kitabımda “Umma ki Küsmeyesin” diye bir adım var. İnsanlardan çok şey uman çok küser. Hele günümüzde medya aracılığı ile beklentiler yükseltildi. Eskiden karı-kocaların birbirinden beklemediği pek çok şeyi günümüzde çiftler birbirinden bekliyor. Beklentiler gerçekleşmeyince de küslükler, tatsızlıklar oluyor.
O halde çözüm ne? Yaptığını Allah rızası için yapmak.
“Ben Allah için iyi bir eş olmayım, onun rızasını hedeflemeliyim.” denildiğinde zaten pek çok problem çözülmüş olur. Sevgiye, muhabbete değer vermek, bir mümini sevindirmenin Rabbin rızasına vesile olduğu şuuruyla iyilik etmek bizi bencillikten kurtarır.
“Yap iyiliği at denize, balık bilmezse Hâlık bilir.” demiş atalarımız.
Rabb’imizin bilmesi bize yettiği zaman gözümüzü balıktan çekip Yaradan’a baktığımız zaman balığın gözü daha kolay açılır.
İyiliğin karşılığını insanlardan beklemek iyilik yapma hevesimizi kırar. Mesela kayınvalidesine çok iyi davranıp, kendi gelinin ise yüzüne bakmadığı pek çok kayınvalide var. E hani iyilik yapmıştı niye bulmadı?
Ya da eşine, çocuklarına ya da başkalarına iyilik yapıp karşılığı iyilik olarak görmeyip hatta nankörlük olarak gören kişiler var. Hepimizin hayatında böyle örnekler vardır.
E hani atalarımız:
“Etme bulma dünyası” demişlerdi,
“Ne ekersen onu biçersin.” demişlerdi. Ne oldu?
Evet doğrudur; ettiysek buluruz, ektiysek biçeriz fakat aynıyla olacak diye bir şey yok. Tohum ekip tohum biçmeyiz. Tohum ekeriz, en tatlı meyveler, sebzeler, tahıllar biçeriz. Ve kat be kat fazlasını alırız. Allah için yapılan bir iyilik hiç bir zaman zayi olmaz. Hem dünyada hem ahirette karşılığı muhakkak vardır fakat dünyada birebir aynısı olmadığı zaman göremeyebiliriz.
Sen kayınvalidene iyi davranırsın, eşin bilmez ya da gelininden görmezsin de Allah sana başka bir yerden iyilik verir, başından bir belayı savar. Bilemezsin, bilemeyiz.
Biz hesap yapmayalım. En iyisi Âyet-i Kerîme’yi tekrar hatırlayalım ve bize ışık olsun.
“İyiliği, karşılığında daha çoğunu umarak yapma! Rabbin için katlan.”