Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç özellik vardır, ki bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını alır: Allah ve Resulünü her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini yalnızca Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”
Allah Teâlâ'nın Peygamberimiz'e olan sevgisi O'nun sadece bir-iki vasfına dayanmaz. Allah Teâlâ Hz. Muhammed (sav)'i son elçisi olarak seçmiş, O'na iman etmeyi kendisine imanın şartı saymış, O'nu inkar edeni kendisini inkar etmiş olarak görmüş (Araf, 158), Allah'a ve Peygamber'e itaati bir arada şart koşmuş (Nisa, 59), Allah'ı sevmenin ölçüsü olarak Peygamber'e tabi olma gerekli kılınmış (Al-i İmran, 31), Allah ve Peygamber sevgisi bir arada talep edilmiş (Tevbe, 34), örnek alınacak en güzel numune olarak gösterilmiş (Ahzab, 21), âlemlere rahmet olarak gönderilmiş (Enbiya, 107), Allah'ın ve meleklerin O'na daima salât-u selam ettikleri bildirilmiş (Ahzab, 56), Kur'ân'da sayısız yerde ve İslam'a giriş cümlesi olan kelime-i tevhide kendi adı ile Rasûlü'nün adını bir arada zikretmiş, O'nun sünnetini dinin ikinci kaynağı olarak ikame etmiştir (Haşr, 7).