“… Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler. Andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım…” (Âl-i İmrân suresi, 195. ayet.) Yukarıdaki ayetten hareketle muhacirlerin faziletini yorumlayınız.
Muhâcirler, yanlarında götürebildikleri dışında bütün mal varlıklarını geride bırakarak göç ediyorlardı. Müşrikler, Muhâcirlerin terk ettikleri bu mallara hemen el koydular. Müslümanların mal kaybı gerçekten çok büyüktü. Ancak onların gözü ne mal görüyordu ne de onlar dünyâya âit herhangi bir menfaatin peşinde idiler. Zîrâ ashâb-ı kirâm, îmânın lezzet ve halâvetini tatmışlardı. Bu sebeple Allâh yolunda her şeylerini fedâ etmeye hazırdılar.
Muhâcirler bu hareketleriyle sâdece fedâkârlık yapmıyor, aynı zamanda bir dînî vecîbeyi de îfâ ediyorlardı. Zîrâ Kur’ân-ı Kerîm, gerektiği hâlde hicret etmeyenleri kınamaktaydı: