aklı gitmek : Şaşırmak, korkmak.
Bozuk : (Metinde) Boz Ok.
buyan : Baht, uğur.
cenup : Güney.
cevâhir : Elmas, yakut vb. değerli taşlar, mücevher.
dile gelmek : Konuşmak, dillenmek.
gazap : Öfke, kızgınlık, hiddet.
kargı : (Metinde) Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak.
kımız : Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, eski bir Türk içeceği.
kulan : Katır, yaban eşeği.
kurıkan : Çadır.
maiyet : Üst görevli kimsenin yanında bulunan kimseler.
müren : Irmak.
müşavere etmek : Danışmak.
samur : Sansargillerden, Kuzey Avrupa’da yaşayan, çok yumuşak ince tüyleri olan küçük hayvan.
şimâl : Kuzey.
takdim etmek : Sunmak, tanıtmak.
tahkim etmek : Kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak.
tebliğ : Bildirme, haber verme.
uran : Savaş bağırışı.
uruk : Soy, sülale.
üleştirmek : Pay ederek dağıtmak, bölüştürmek.