akım : Sanat, siyaset, düşünce hayatında ortaya çıkan bir görüş, yöntem.
akis : Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı.
ayal : Eş, hayat arkadaşı.
bîçâre : Çaresiz, çıkar yol bulamayan.
cebretmek : Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak.
direzi : Dokumacılıkta tezgâha gerilen ip.
esrikleşmek : Herhangi bir nedenle coşmak, kendinden geçercesine bir coşku duymak, coşup kendinden geçmek.
fasıla : Aralık, ara, kesinti.
hümanizm : Eski Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür örneği olarak alan ve Orta Çağ’ın eski düşünüşüne karşı 14. yüzyılda doğan felsefe, bilim ve sanat görüşü, insancılık.
ıtır : Güzel koku. ideoloji : Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan düşünceler bütünü.
iğreti : Belli belirsiz, uyumsuz.
ilke : Temel düşünce, inanç.
imge : Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya.
lâl : Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz.
nedamet : Pişmanlık. neon : 1. Havada pek az olarak bulunan, asal gazlar sınıfından bir element. 2. Neon tüpü kullanılarak yapılan bir tür aydınlatma aracı.
neşât : Sevinç, keyif, neşe.
pervaz : Kapı, pencere vb. yerlerin kenarlarına geçirilen ensiz parça.
pilotaj : Bir hava taşıtını yönetme.
Rönesans : 15. yüzyıldan başlayarak İtalya’da ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, klasik İlk Çağ kültür ve sanatına dayanarak gelişen bilim ve sanat akımı.
saydam : İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan, şeffaf.
soya çekim : Kalıtım.
vâkıa : Her ne kadar, gerçi.