Toplumdaki insanlar sadece yaşlanmakla olgunlaşıp erdem sahibi olmazlar. Akılsızsa yapılan işler ve uğraşılar, çocukça olabilir. Bu gibi kişilere akılsızlığı bir arpa boyu yol aldırmaz, sadece saçının, sakalının ak bir hale gelerek itibar sahibiymiş gibi gözükmesine neden olur.
Kimi insanlar yaşlandığı hâlde olgunlaşamamışlardır. Akılsızca ve çocuksu davranışlarını sürdürürler.
Akıl olmayınca ne yapsın sakal atasözünün hikayesi nedir
Nasıl olmuşsa olmuş, tilkinin biri, düşmüş bir kuyuya.
Kuyu da diz boyu su doluymuş. Sıçrayıp çıkamamış dışarı.
Kara kara ne yapacağını düşünürken tilki, kuyunun başında bir keçi belirmiş. Sakalları uzun mu uzun yaşlı keçi, kuyudaki tilkiyi görünce:
“Ne yapıyorsun orada?” diye sormuş.
“Su içiyorum,” demiş tilki, laf olsun diye.
Sakallı keçi atılmış hemen:
“Ben de çok susamıştım!”
Gözleri parlamış tilkinin:
“Öyleyse sen de atla,” demiş, “çok güzel su; kana kana iç!”
Keçi hiç düşünmeden atlamış kuyuya. Kana kana içmiş suyunu, sonra başını kaldırıp bakınca yukarı… Kuyu ağzının ne kadar yüksekte olduğunu ancak o zaman fark etmiş.
“Eee, nasıl çıkacağız buradan?” diye sormuş tilkiye.
Tilki de bu soruyu bekliyormuş zaten.
“Kolay,” demiş, “sen arka ayaklarının üstünde yükselip ön ayaklarını dayarsın duvara.
Ben sırtına atlayıp çıkarım yukarı… Çıkınca da ön ayaklarından tutup yukarı çekerim seni.”
“Tamam,” demiş keçi. Hemen ön ayaklarını dayamış duvara. Tilki sevinçle zıplamış keçinin sırtına. Sonra kolayca çıkmış kuyudan. Çıkar çıkmaz da el sallamış keçiye.
Keçi, o zaman anlamış tilkinin oyununu. Öfkeyle bağırmış ona: “Ama biz böyle böyle konuşmamıştık!”
“Keçiciğim,” demiş tilki, “sakallarını büyüteceğine, biraz da aklını büyütseydin keşke; o zaman, inmezdin kuyuya… Akıl olmayınca ne yapsın sakal?”