Peygamber efendimiz insanların hepsini çok sevip, onlara değer vermekte özen gösterirdi.! Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizin on yıl hizmetinde bulunan çocuk sahabe Enes b. Mâlik (ra).
Rasûl-i Ekrem (sav)’in eğitim ve öğretim tarzına, insanlara, özellikle de çocuklara karşı davranışlarına ve diğer ahlâkî uygulamalarına dair pek çok rivayet Enes b. Mâlik (ra) kanalıyla gelir. Nitekim o, uzun süre Allah Rasûlü (sav)’nün yanında kaldığını, her zaman onun istediği gibi davranamadığını, bununla birlikte ondan bir defa bile azar işitmediğini, bir hatası yüzünden kendisini uyaracak olan hanımlarını, “Bırakın çocuğu! O Allah’ın dilediğinden başka bir şey yapmamıştır” diye yatıştırdığını nakleder.
Tabiî, böyle birçok sahabî var. Bunların başında daha çocuk yaşlarda îman eden Hazret-i Ali geliyor elbette. Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in amcazâdesi olan Hazret-i Ali, Efendimiz’in mübârek terbiyelerinde gönlünü irfanla doldurdu. İlmin kapısı oldu. Kıyâmete kadar devam edecek bir tasavvuf silsilesinin başlangıcını teşkil etti.
Kardeşi Cafer Tayyar da, Peygamber muhabbetinin bambaşka bir misâli idi.
Rasûlullah -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in kızı Fâtıma, ümmetin seyyidesi oldu. Daha küçük yaşlarda iken gösterdiği yüksek davranış ve mübârek babasını sahiplenişi dolayısıyla «babasının annesi» vasfını aldı. Oğlu Hazret-i Hasan, şerîflerin, Hazret-i Hüseyin de seyyidlerin baş tâcı oldu.
Mus’ab bin Umeyr, müşrik âilesinin bütün servetini reddederek Allah Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in yanını tercih etti. İslâm yolunda fedâkârlığın ve başkalarını düşünmenin eşsiz bir numûnesi hâline geldi. Allah Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’e olan muhabbeti, onu bu uğurda can vermeye kadar götürdü.
Üsâme bin Zeyd, yirmi yaşlarında iken Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem- tarafından İslâm ordusunun kumandanı tayin edildi.