Hâller. Tasavvuf yolunda bulunan kimselerin, kalblerinde meydana gelen değişmeler. Hâl'in çokluk şeklidir.
Kalbe gelen bütün mânevî ahvâli, keşifleri (buluşları) bize verseler fakat kalbimizi Ehl-i sünnet îtikâdı ile süslemeseler kendimi mahv olmuş ve hâlimi harâb bilirim. Bütün harâblıkları, felâketleri üzerime yığsalar, lâkin kalbimi Ehl-i sünnet îtikâdı ile şereflendirseler hiç üzülmem. (Ubeydullah-ı Ahrâr)
Dünyanın geçici mal, makam, mevkî ve nefsânî güzelliklerini aşırı derecede sevmek ve onlara gönül bağlamak, mânevî hastalıkların başıdır. Haset, kibir, riyâ ve nefsânî ihtiraslar da dünya sevgisinin ürünüdür. Bu tür kötü huylardan ve mânevî hastalıklardan korunabilmek için en faydalı ilâçlardan biri, ölümü, kabri ve âhiret
ahvâlini tefekkür etmektir.