Ahiret gününe iman, insanın dünyadaki hayatına etkileri açısından son derece önemli bir inanç esasıdır. Çünkü bir insanın, davranışlarının ahirette cennet ya da cehennemle sonuçlanacağına iman etmesi, o davranışların daha ilk andan itibaren kontrollü ve bilinçli yapılmasını sağlar. Bu açıdan baktığımızda ahiret inancı sadece öte dünyayla ilgili değil, aynı zamanda bu dünyayı da etkileyen bir inançtır.
Mümin kimse ahirette mutlak adaletin gerçekleşeceğine iman ettiği için dünya hayatını bu imana göre yaşar. Yaptıklarından hesaba çekileceğini bilir ve dünyayı ahiret hayatına hazırlanma mekânı olarak görür. Ahirete inanmayanlar ise hayatı sadece bu dünya hayatıyla sınırlı gördüklerinden ahiret hesabına güzel yatırımlar yapamazlar. Böylelikle müminler geçici olan hayatla ebedî olan hayata hazırlık yaparlarken inanmayanlar geçici hayata takılıp kalırlar. İnananlar gerçek ve baki olan ahiret hayatında mutluluğa kavuşurlar. Bu dünyada dahi nice zorluklar içinde mutlu olmayı başarırlar. İnkârcılar ise bu dünya hayatında geçici olarak mutlu olduklarını zannetseler bile ebedî hayatlarında cehennemle ve hüsranla karşılaşırlar.
Ahirete imanın dünya hayatına etkileri:
✓ Sorumluluk
✓ Hak ve hukuka riayet
✓ Adalet
✓ İyilik ve yardımseverlik
✓ Sabır
✓ Dürüstlük
✓ Kanaatkârlık
✓ Helal-Haram bilinci
✓ Şefkat ve merhamet
✓ İstikamet
✓ Ümit
Ahirete inanan insan, erdemli yaşamaya çalışır. İnsanlarla iyi geçinir ve kimseye haksızlık etmez. Doğru ve dürüst olmayı, iyilik yapmayı, insanlara hizmet etmeyi kendisine ilke edinir.
Kanaatkâr olur ve dünyevi menfaatlerin geçici olduğunu bilir. Sahip olduğu nimetleri başkalarıyla paylaşır.
Ahiret inancı, insanı yok olma korkusundan kurtarır. Çünkü ahirete inanan insan için ölüm, geçici hayatın son bulması, sonsuz yeni bir hayatın başlaması demektir.
Ahirete inanan insanın suç işlemesi zorlaşır. Çünkü yaptığı her şeyin ahirette hesabını vereceğine inanması, insanda güçlü bir otokontrol bilinci oluşturur. İnsanın iç dünyasında onu kötülüklerden caydırıcı böyle bir güce her zaman ihtiyaç vardır.
Ahiret inancı, insanların dünyaya karşı aşırı bağlılıklarını önler, başkalarına iyilik ve hizmet etmek fikrini geliştirir.
Ahiret inancı insanı cesaretli ve güçlü kılar ve insanın inandığı değerler için ölümü göze almasını sağlar.
Ahiret inancı insanda erdemli bir yaşam ideali oluşturur. Çünkü sergilenen her erdemli davranış Allah (c.c) katında hak ettiği karşılığı bulacaktır. Bu idealin gereği olarak insan dürüst ve adaletli olmaya çalışır.
Allah (c.c) hakkı, kul hakkı ve diğer varlıkların haklarını titizlikle gözetir. İyilik yapmayı, diğer varlıklara hizmet etmeyi, iyi insan olmanın gereği olarak kabul eder. Ahirete iman eden insan iyi ya da kötü, büyük veya küçük yaptığı hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını bilir. Cennette kendisi için hazırlanan nimetlere kavuşma umuduyla Allah’ın (c.c) buyruklarını yerine getirmeye çalışır. Allah’ın (c.c) emir ve yasaklarına uymazsa başına gelecek acı verici azaptan uzak olmak ve onun sevgisinden mahrum kalmamak için hareketlerine özen gösterir.
Mazlumun zalimden hakkını alacağı günün mutlaka geleceğini bilir, kimseye haksızlık yapmaz. Zalimlerden hesap sorulacağının, kötülerin cezalandırılacağının ve iyilerin ödüllendirileceğinin farkındadır. Bu sebeple karşılaştığı ve engel olamadığı adaletsizlikler karşısında yıkılmaz, hesap gününe olan inancıyla teselli bulur.
Her şeyin geçici olduğunun farkına varır. Bu dünyanın geçici zevklerine, geçici dertlerine takılıp kalmaz. Açgözlülük yapmadan kendine verilen nimetlerle yetinmeyi bilir. Derdin, kederin, mutluluğun, keyfin imtihan olduğu bilinci ile ebedî hayatına hazırlık yapar.