ağyâr: Başkaları, yabancılar.
ahibbâ: Dostlar, arkadaşlar.
âyîne-i devran: Zamanın aynası.
bend etmek: Kendisine bağlamak.
bezm-i şevk-efzâ: Meclisin artan neşesi.
eçhel: En cahil, en bilgisiz.
esbâb-ı mucibe: İcap eden sebepler.
huzûr-ı erbâb-ı safâda: Eğlenceden anlayan kimselerin önünde.
istihzâ: Gizli veya kinayeli bir biçimde alay.
iydgâh: Bayram yeri.
nazargâh-ı ehl-i dehâ: Deha sahiplerinin baktığı yer.
potur: Arka tarafında kırmaları çok, bacakları dar bir pantolon türü.
saka: Evlere çeşmeden su taşımayı iş edinmiş kimse.
safâyâb: Huzura kavuşmuş.
ülfet etmek: Tanışmak, görüşüp konuşmak, sohbet etmek.
yâr-ı vefâ-şiar: Vefalı sevgili.