Ağız, dil ve dişlerden oluşan ve mekanik sinirimin gerçekleşmesi, soluk alıp vermenin gerçekleşmesi , konuşmanın gerçekleşmesi için gerekli olan uzuvdur. Mecaz olarak bir şeyin ucu, başı anlamlarına da gelmektedir.
Ağız kelimesinin gerçek anlamı; yüzde, avurtlar iki çene arasında bulunan, sesin çıkışına, soluk alıp vermeye, besin almaya yarayan, içinde dil ve dişleri barındıran boşluktur.
Ağız kelimesinin mecazi anlamı; konuşma şekli anlamına gelir.
Ağız kelimesinin yan anlamı; mağara, kuyu gibi çeşitli alanların giriş çıkışa yarayan açık bölümüne denir.
Ağız kelimesinin gerçek ve mecaz anlamı ile ilgili cümleler:
- Bana ağız yapma, iş yap. (Mecaz)
- Minibüs şoförüne yol ağzında ineceğimizi söyle. (Mecaz)
- Ağzında yaralar çıkmaya başlamış. (Gerçek)
- Çocuğun ağzında ateşlenince yaralar çıkmış. (Gerçek)
- Hemen yol ağzında beni bekliyorlar. (Mecaz)
- Bıçağın ağzını ters çevir. (Mecaz)
- Ağzımı arayan insanlardan nefret ederim. (Mecaz)
- Bugüne kadar kimseye ağzımı eğip bükmedim. (Mecaz)
- Çocuğun ağzı süt kokuyor bana bilmişlik taslıyor. (çok toy, tecrübesiz olmak) (Mecaz)
- Seni dinlemek çok güzel, ağzından bal damlıyor sanki. (çok hoşa gider şeyler söylemek) (Mecaz)
- Okuldaki bazı arkadaşlarımın ağzı çok bozuk. (argo şeyler konuşmak) (Mecaz)
- Sınav sonuçlarını görünce tüm ailenin ağzı kulaklarına vardı. (çok sevinmek) (Mecaz)
- Polis, bir yandan yemek yiyor, bir yandan da hırsızlık olayının ayrıntılarını öğrenmek için etrafındakilerin ağzını arıyordu. (muhatabını sinsice konuşturarak istediği şeyi öğrenmeye çalışmak) (Mecaz)
- Yeni başlayan elemanın ağzı süt kokuyor. (tecrübesiz olmak) (Mecaz)
- Konuğun ağzından bal damlıyor adeta.(hoşa gidecek sözler söylemek) (Mecaz)
- Eğitimsiz insanların ağzı bozuk olur.(argo konuşmak) (Mecaz)
- Memur olduğumu duyunca tüm ailenin ağzı kulaklarına vardı. (çok sevinmek) (Mecaz)
- Ağzını ara da arsayı satıp satmayacağını öğrenelim. (karşıdakini sinsice konuşturarak istediği şeyi öğrenmeye çalışmak) (Mecaz)