abraş: Alaca benekli.
allegro: Canlı, neşeli ve hızlı biçimde.
asorti: Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve biçimde olan (giysi).
buldok: Köpekgillerden, burnu basık, alt çenesi üsttekinden uzun, iri ve güçlü bir köpek türü.
çakşır: Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı.
danuva: Danua, domuz avında kullanılmak üzere en az 400 yıl önce Almanya’da geliştirilen köpek soyu.
diplomat: Dış politikayla uğraşan ve ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kimse.
iskarpin: Ökçeli, konçsuz ayakkabı.
işkillenmek: İşkilli duruma gelmek, pirelenmek.
istiska: Bedenin herhangi bir yerinde su birikmesi şeklindeki hastalık ve bu hastalığa yakalanma.
kaniş: Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek.
kavas: Elçilik veya konsolosluklarda görev yapan hizmetli.
küşayiş: Açıklık, ferahlık.
mebus: Milletvekili.
mezür: Mezura, ölçü.
moderato: Temponun biraz yavaşlatılması gerektiğini anlatan bir söz.
peşkir: Genellikle pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlu.
perçinlemek: Bir bağıntıyı perçinle tutturmak. İki veya daha çok parçayı, karşılıklı bölümlerini birbiri üzerinde ezerek birleştirmek.
rüküş: Gülünç bir biçimde giyinip süslenen (kadın).
rölöve: Eski bir sanat eserinin, bir yapının çizilerek veya boyanarak hazırlanan kopyası.
siftinmek: 1. Oyalanmak, vakit geçirmek. 2. Bir yere sürtünerek kaşınmak.
şoson: Kumaş veya ince deriden, çoğunlukla düz topuklu, ayağı bütünüyle saran ayakkabı.
tıknefes: Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle, kesik kesik nefes alan.