Şehid Abdullah bin Revaha'nın (r.a.) babası, Medine halkından olan Sa'labe bin İmru'l Kays, annesi ise Kebşe binti Vâkıd'dır. Abdullah bin Revaha (r.a.), Hicret'ten önce Akabe'de Hz. Peygamber (s.a.v.) ile görüşen yetmiş beş Müslümandan biridir. İkinci Akabe Biatı'nda Hz. Peygamber (s.a.v.) Medineli Müslümanlardan, Medine'ye hicret edip yerleşmesi hâlinde; kendisini, eşleri ve çocukları gibi koruyacaklarına dair bağlılık yemini (biat) etmelerini istemiştir. İşte Abdullah bin Revaha (r.a.) da bu yemini eden Medineli Müslümanlar arasın da yer almıştı. (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 3, s. 598.)
Abdullah bin Revaha (r.a.) İslam'ın ilkelerini yerine getirmeye önem veren, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bağlı kalan, onun emirlerini severek ve isteyerek yerine getiren bir şahsiyetti. O inançlı, samimi bir Müslüman olarak hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkmamış; Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katılmıştır. Hudeybiye Antlaşması'nda ve Hayber'in Fethi'nde bulunmuş, katıldığı bütün savaşlarda korkusuzca çarpışmıştır. (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 3, s. 598.) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) gerekli durumlarda, güvenilir bir kişi olan Abdullah bin Revaha'yı (r.a.) kendi yerine vekil bırakmıştır. Allah Resûlü (s.a.v.) Hayber'in Fethi'nden sonra elde edilen ganimet ve gelirleri tespit etmek üzere onu görevlendirmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.), vefatından bir süre önce Kabe'yi tavaf edip Hacerü'l-Esved'i selamlarken Abdullah bin Revaha (r.a.) da onun yanında yer almıştır. (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 3, s. 599, 600.) Hz. Peygamber (s.a.v.), Abdullah bin Revaha'yı (r.a.) çok sever, ona değer verirdi. Bir gün Abdullah bin Revaha (r.a.) hastalandı ve Hz. Peygamber (s.a.v.) de onu ziyarete gitti. Abdullah bin Revaha'ya sağlık, afiyet ve Allah'tan (c.c.) şifa dileyen Hz. Peygamber (s.a.v.), sahabilere dönerek şöyle buyurdu: “Ümmetimden şehit olanlar kimlerdir, biliyor musunuz?” Bunun üzerine sahabiler, “Müslümanın öldürülmesi şehitliktir.” dediler. Daha sonra da Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “O zaman ümmetimin şehitleri az olur. Müslümanın öldürülmesi şehitliktir, karın ağrısından ölmek şehitliktir, suda boğularak ölmek şehitliktir, kadının çocuğunu doğururken ölmesi şehitliktir.” (İbn-i Mâce, Cihad, 17; Tirmizî, Cenâiz, 65.)
Bizans ordusu Müslümanlardan kat kat kalabalık ve güçlüydü. Üç bin kişilik Müslüman ordusu, yüz bin kişilik Bizans ordusuyla güçlükle mücadele ediyordu. Aradan fazla zaman geçmeden, ordu komutanı Zeyd bin Harise (r.a.) şehit düştü. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) emrine uyarak ondan sonra Hz. Cafer (r.a.)sancağı eline alıp ordu komutanı oldu. Büyük bir cesaretle savaşa devam eden Hz. Cafer (r.a.) de yağmur gibi yağan düşman okları ve mızraklarıyla şehit oldu. Ondan sonra da Peygamberimizin (s.a.v.) şairlerinden olan Abdullah bin Revaha (r.a.) sancağı eline aldı ve ordu komutanı oldu. Abdullah bin Revaha (r.a.) düşman üzerine yürüyüp korkusuzca savaştı. Ancak oldukça kalabalık olan düşman askerleri, Müslümanlara neredeyse hiç fırsat vermiyordu. Aradan fazla zaman geçmeden Abdullah bin Revaha (r.a.) da Bizans askerlerinden gelen ok, mızrak ve kılıç darbeleriyle şehit düştü. Diğer bütün şehit sahabiler gibi Abdullah bin Revaha (r.a.) da Allah'ın (c.c.) rahmetine kavuştu. O, İslam'a bağlılığı, dürüstlüğü, cesareti ve gerçekleşen her savaşta Hz. Peygamber'in (s.a.v.) emrine itaat edişiyle hepimiz için örnek bir sahabidir.