Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Grupları
katar: Arka arkaya sıralanmış taşıtların oluşturduğu dizi.
kağnı: Her nesnesi tahtadan yapılmış iki öküz ya da inek tarafından çekilen, çift tekerlekli araç.
sövmek: Onur kırıcı sözler söylemek, küfretmek.
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Ölçüsü ve belirli bir kafiye düzeni olmayan bir şiir okudunuz. Şair söyleyeceklerini üç bölümde toplamış, bu bölümleri tekrarlanan mısralarla birbirine bağlamıştır. Edebiyatta nazım ve nesir (düzyazı) olmak üzere iki çeşit anlatım yolu vardır. Nazım, ölçü ve durak bakımından birbirine denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisidir. Nazımla yazılmış eserlere ise manzum eser denir. Bu eserlerin kısa olanlarına da manzume adı verilir.
Edebiyatımızda daha önceleri bütün manzum eserler şiir kabul ediliyordu. Günümüzde ise okuyucuda farklı duygular uyandıran, farklı imge, söyleyiş ve ahenk unsurlarına sahip metinlere şiir denmektedir. Her manzum yazı, şiir değildir. Manzumelerde bir olay örgüsü vardır. Bu bakımdan manzumeler tür olarak hikâyeye daha yakındır. Oysa şiirlerde olay örgüsü yoktur.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Şiirde kağnı ve kamyondan birlikte söz edilmesi, size Anadolu köylüsünün yaşayışı ile ilgili neler düşündürüyor? Açıklayınız.
Cevap: Bu kağnılarda suskun köylüler vardır ve bir şeyler taşımaktadırlar. Anlatıcı köylülerin ne taşıdıklarını görmez, bilmez ama tahmin eder. Taşınan şey odun olabilir, tuz olabilir, dahası hasta olabilir. Gökyüzünde yıldız görünmeyecek kadar karanlık olan gecede, kağnıyla yapılan bu yolculuğun zorluğunu arttıran bir unsur daha vardır: soğuk rüzgâr. Bu rüzgâr öyle keskin ve bıçak gibidir ki el ayak şişirir. Bu şartlarda yaşayan köylülerin ezilmiş gönülleri ise sevdayla dolup taşmaktadır. Gecenin soğuğuna yoldan tozu dumana katarak geçen ve ışığı yollara vuran kamyonlar eşlik ederken kağnılar kamyonların geçişine aldırmadan ağır ağır yollarına devam etmektedir.
2. “Ağız dil vermeyen köylüler” sözü Türk köylüsünün hangi karakter özelliğini vurguluyor? Açıklayınız.
Cevap: Köylülerin, söz söyleyemeyecek duruma gelmesi ya da söylemek istememeleri anlamında kullanılan bir deyimdir. Köylülerin konuşulması gereken anlarda dahi herhangi bir sebeple konuşmamasını içlerinde tutmalarını anlatmak için kullanılmıştır.
3. Şiirden yola çıkarak tabiatın özelliklerinin kişilerin uğraş ve davranışları üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu açıklayınız.
Cevap: Doğa insanı her yönüyle etkiler. Bu şiirde de gökyüzünde yıldız görünmeyecek kadar karanlık olan gecede, kağnıyla yapılan bu yolculuğun zorluğunu arttıran bir unsur daha vardır: soğuk rüzgâr. Bu rüzgâr öyle keskin ve bıçak gibidir ki el ayak şişirir. Bu şartlarda yaşayan köylülerin ezilmiş gönülleri ise sevdayla dolup taşmaktadır
4. Sizce anlatılanlara göre şiirde bir bütünlük var mıdır? Düşüncelerinizi paylaşınız.
Cevap: Kesinlikle vardır. Şair önce doğayı sonra şehri en sonunda da insanı iç içe geçmiş ama birbirleriyle bağlantılı şekilde anlatabilmiştir.
5. “Bir rüzgâr eser ki, bıçak gibi,” sözünde hangi söz sanatı olduğunu açıklayınız.
Cevap: Benzetme sanatı vardır. Rüzgar keskin esişiyle bıçağa benzetilmiştir.
1. Etkinlik
a. Yukarıdaki şiiri, Sivas Yollarında şiiri ile biçim ve içerik bakımından karşılaştırınız.
Cevap: İçerik bakımından Sivas Yolları’nda Anadolu ve Köylüsü işlenirken Ben Hor Görme Gardaşım şiirinde ise insanlığın sevgi ve saygı ile gelişeceğini birliğin önemini anlatmaktadır. Biçim olarak ise ikisinin de dili sade, anlaşılır iken aynı zamanda ikisi de hem hece ölçüsü ile hem de dörtlük nazım birimiyle yazılmışlardır.
b. Sivas Yollarında şiirinde anlatılanlar, günlük hayattaki gerçeklik kavramıyla örtüşüyor mu? Açıklayınız.
Cevap: Bence örtüşüyor. Doğanın tasvir edildiği kısımlar ile köylülerin yaşamlarının anlatıldığı kısımlar benzeşmektedir.
c. Âşık Veysel’in şiirini “alçak gönüllülük” teması çerçevesinde yorumlayınız.
Cevap: Bence Aşık Veysel, hayatında da şiirlerindeki gibi alçakgönüllü biridir. Bu şiirde de herkesin bir can olduğunu herkesin eşit ve aynı değerde olduğun anlatmaktadır.
2. Etkinlik
Aşağıdaki tabloyu uygun şekilde doldurunuz.
Yayla Dumanı Şiiri
- Nazım Birimi: Dörtlük
- Ölçü: Hece
- Bağlı Olduğu Gelenek: Öz Şiir
Emmoğlu Şiiri
- Nazım Birimi: Dörtlük
- Ölçü: Hece
- Bağlı Olduğu Gelenek: Cumhuriyet Sonrası Bireysel Şiir yazan Şairler
Sessiz Gemi Şiiri
- Nazım Birimi: Beyit
- Ölçü: Aruz
- Bağlı Olduğu Gelenek: Öz Şiir
Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor Şiiri
- Nazım Birimi: Dörtlük
- Ölçü: Hece
- Bağlı Olduğu Gelenek: Milli ve Dini Hassasiyet içeren Hamasi Şiir geleneği
Sivas Yollarında Şiiri
- Nazım Birimi: Dörtlük
- Ölçü: Hece
- Bağlı Olduğu Gelenek: Toplumcu Gerçekçi Şiir.
Shakespeare’den (Şekspir) alınan yukarıdaki şiir ile Yayla Dumanı, Emmoğlu, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Sivas Yollarında adlı şiirleri tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
Sone
Tür: Lirik Şiir
Biçim: Bentler halinde yazılmış
Üslup: Sade, süssüz bir dil
İçerik: Aşk
Yayla Dumanı
Tür: Pastoral Doğa Şiiri
Biçim: Dörtlükler halinde hece ölçüsü ile yazılmış
Üslup: Sade anlaşılır bir dil kullanılmış
İçerik: Doğanın güzelliği
Emmoğlu
Tür: Eleştiri Şiiri
Biçim: Dörtlükler halinde hece ölçüsü kullanılmış
Üslup: Biraz daha bireysel imgeler var ama dil sadedir.
İçerik: İnsanoğlunun nasıl çürüdüğü, bozulduğu anlatılmış
Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor
Tür: Epik ( kahramanlık ) şiiri
Biçim: Dörtlükler halinde yazılmış,
Üslup: Halkın anlayacağı bir dil kullanılmıştır.
İçerik: Bayrağın değeri ve önemi
Sivas Yollarında
Tür: Pastoral ve didaktik şiir
Biçim: Dörtlükler halinde yazılmıştır.
Üslup: Sade bir dil, Anadolu insanının anlayabileceği kelimeler kullanılmıştır.
İçerik: Anadolu ve köylerin köylülerin yaşamları anlatılmıştır.