Hacettepe Metni Cevapları
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 264 Cevabı
Hazırlık Çalışmaları
1. Yaşadığınız yerin ismi ile ilgili yaptığınız araştırma sonucunda elde ettiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap: İstanbul, Bizans Döneminde “Konstantin veya Konstanpolis” olarak anıldı. Doğu kültüründe “Kostantiniye, Romalılar tarafından ise Konstantinopolis” olarak adlandırılıyordu. Yerel halk ise şehir merkezi anlamına gelen “Stin-Polis” kısaltmasını kullanmaktaydı. Şimdi kullandığımız İstanbul adı, yerel halkın kullandığı bu kısaltmanın zamanla değişmesinden türemiştir.
2. Wolfgang von Goethe (Volfgang von Gote)’nin “En büyük hazine kanaatkâr olmaktır.” sözünün sizde çağrıştırdığı duygu ve düşünceleri anlatınız.
Cevap: Zenginlik anlayışı kişiye göre değişir. Bazı insanlar her şeye sahip olsa bile daha fazlasını ister. Bazıları ise sahip olduklarının kendisine yeteceğini düşünür. Böyle düşünen insanlar kanaatkardır. Kanaatkar olan kişi kendisini zengin bulur ve imkanlarıyla yaşamaya alışır. Bu nedenle maddiyat için üzülmez.
Dinleyeceğiniz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıdaki görsellerden hareketle tahmin etmeye çalışınız. Tahminlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
1. ETKİNLİK
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 265 Cevabı
A) Aşağıda, dinlediğiniz metinde geçen bazı kelimeler ve bu kelimelerin anlamları verilmiştir. Kelimelerle anlamları örnekteki gibi eşleştiriniz.
adak çil hırka bozkır sini bayır divan debdebe diyar lokma safran
kiler – sini – lokma – adak – bayır – divan – debdebe – safran – çil – hırka – bozkır – hacet – som – diyar – derman
Derman: İlaç, şifa.
Kiler: Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap.
Lokma:
Ağza bir defada alınıp götürülen yemek parçası, sokum.
Divan: Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis.
Som: Değerli madenlerin ve cevherlerin katışıksız, saf hâli.
Bozkır: Sıcak ve ılıman iklimlerdeki ağaçsız, kıraç, doğal alan.
Hırka: Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi bez pamukla beslenmiş, ceket biçiminde giysi.
Adak: Adanılan şey, nezir.
Bayır: Küçük yokuş, belen.
Hacet: İhtiyaç, gereksinim.
Safran: Süsengillerden, baharda çiçek açan, soğanlı bir kültür bitkisi.
Debdebe: Gösteriş, görkem.
Çil: (Altın ve para için kullanıldığında) yeni ve parlak.
Diyar: Ülke, yurt.
Sini: Üzerinde yemek de yenilebilen, yuvarlak, bakır veya pirinçten büyük tepsi.
B) Anlamını öğrendiğiniz kelimeleri bulmacada bularak renkli kalemle işaretleyiniz. Bulmacada işaretlemediğiniz harfleri kullanarak ulaşacağınız cümleyi bulmacanın altına yazınız.
Ulaştığım cümle: AÇ GÖZLÜ OLMAK İNSANI ÇOK BÜYÜK FELAKETLERE SÜRÜKLEYEBİLİR
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 266 Cevabı
C) Bulmacaya yerleştirdiğiniz kelimeleri aşağıya alfabetik sırayla diziniz
2. ETKİNLİK
A) Aşağıda, “Hacettepe” metninden alınan bazı deyimler verilmiştir. Bu deyimlerin anlamlarını tahmin ederek aşağıya yazınız.
Hüküm sürmek Üstünlük sağlamak.
Kabına sığmamak Sevinçten ne yapacağını bilememek.
Ağzı kulaklarına varmak Çok mutlu olmak.
Ocağına düşmek Birinden yardım istemek zorunda kalmak.
Şafak atmak Fark etmek.
B) Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nden kontrol ediniz.
Hüküm sürmek: Yönetimde, iş başında olmak, bir ülkeyi yönetmek, egemenliğini yürütmek.
Kabına sığmamak: Duygularını dizginleyemeyerek taşkın davranışlarda bulunmak. coşmak, sabırsızlanmak, kanı kaynamak.
Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek, sevindiği her halinden belli olmak.
Ocağına düşmek: Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak.
Şafak atmak: Aniden önemli bir durumla karşı karşıya kaldığını anlamak, bu sebeple tedirgin olmak.
3. ETKİNLİK
1. Metinde geçen padişahın kişilik özellikleri nelerdir?
CEVAP: Padişah sahip olduğu hiçbir şeye şükretmeyen, yediği, içtiği kendisine az görünen ve hazinesini yeterince dolu bulmayan aç gözlü biridir.
2. Padişah Hacettepe’ye niçin gitmiştir? Amacına ulaşabilmiş midir? Anlatınız.
CEVAP: Hacettepe dileklerin gerçekleştiği bir tepedir. Padişahın dileği dokunduğu her şeyin altın olmasıdır. Bu dileğini orada dilemiştir ve amacına ulaşmıştır.
3. Padişah, dileği kabul olduktan sonra neler yaşamıştır?
CEVAP: Padişah saraya gittiğinde dokunduğu kapı tokmağı ve taht altına dönüşmüş. Bu durumdan mutluluk duymuş. Acıkınca yemek yemek istemiş. Yemeğe dokunduğu zaman yemekler altına dönüşmüş. Padişah o günden sonra eski haline dönebilmek için yalvarmış. Hacettepe’ye tekrar gitmiş ve eski haline dönmüş.
4. Gerçekleşmesini istediğiniz bir dileğinizi anlatınız. Bu dileğinizin gerçekleşmesinin hayatınıza olumlu ve olumsuz etkileri neler olurdu? Açıklayınız.
CEVAP: Işınlanabilmeyi çok isterdim. Bu dileğim gerçekleşirse hiçbir zaman bir yerlere gitmek için yürümem veya taşıt kullanmam gerekmez. Ancak bu durum çok tembel bir insan olmama neden olabilir. Ayrıca diğer insanlar bu nedenle beni dışlayabilir.
5. “Kanaat” ve “mutluluk” arasında nasıl bir ilişki vardır? Yaşamınızdan örnekler vererek anlatınız.
CEVAP: Bir insan elindekiyle yetinmeyi bilirse sahip olmadığı şeyler için üzülmez. Bir kalemi olan kişi onu her zaman severek kullanırsa mutlu olur. Ancak on kalemi olan kişi bunu az bulup daha fazlasını isterse asla elindekini kullanmayı beceremez. Kanaat eden insan her zaman diğerlerinden daha kolay mutluluk duyacaktır.
4. ETKİNLİK
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 267 Cevabı
Aşağıdaki bölümleri metinden yararlanarak doldurunuz.
Gerçek Hayatta Karşılaşılabilecek Olaylar Bozkırın orta yerinde bir tepe olması, padişahın aç gözlü olması.
Gerçek Hayatta Karşılaşılamayacak Olaylar Tepede dilenen dileklerin kabul olması, padişahın dokunduğu her şeyin altın olması.
5. ETKİNLİK
“Elinizde sihirli bir değnek olsaydı hayatta neleri değiştirmek isterdiniz?” sorusundan hareketle bir metin yazınız. Yazınızda yıl boyunca öğrendiğiniz deyim ve atasözlerinden yararlanınız.
DAHA GÜZEL
Bir sihirli değneğim olsaydı bunu insanların hayatını güzelleştirmek için kullanırdım. Atalarımız “Ağaç yaş iken eğilir.” demişler. Bu nedenle çocuklara okumayı sevene kadar kitaplar hediye ederdim. Her yere çok sayıda ağaç dikerdim. Hiçbir zaman temiz havasız kalmayacağımız bir dünyaya sahip olurduk. Yardıma ihtiyacı olan insanları başka insanlarla tanıştırırdım ki onlara yardım etsinler. İyilik eden iyilik bulur. Bu şekilde birlik ve beraberliği sağlamak isterdim. Kısacası sihirli değneğimi insanların kişiliğinin iyileşmesi ve dünyanın daha iyi olması için kullanmayı tercih ederdim.
6. ETKİNLİK
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 268 Cevabı
A) Aşağıdaki fıkrayı vurgu ve tonlamaya dikkat ederek okuyunuz.
B) Arkadaşlarınıza “cömertlik, mutluluk, yardım” konularından biri ile ilgili bir fıkra anlatınız.
Cevap: Bir hayır cemiyeti birtakım cici bici eşyaları satıyorlardı. Bunlara karşılık verilen paralarla yoksullara yardım edilecekti. Cemiyet başkanı olan kadın orada bulunan çok zengin, fakat cimriliği ile tanınmış bir hanıma kravat takdim etti:
– Lütfen siz de bunu alınız efendim!
Hanım, yüzünü ekşiterek reddetti:
– Verecek bir şeyim yok!
Cemiyet başkanı nezaketle gülümsedi:
– Olsun efendim, alınız! Biz yoksullara yardım ediyoruz.
C) Arkadaşlarınızdan birinin anlattığı fıkrayı sınıfınızda canlandırınız.
7. ETKİNLİK
Sahip olduğu şeylerden hiçbir zaman memnun olmayan, sürekli şikâyet eden bir arkadaşınız olsaydı onu bu huyundan vazgeçirebilmek için neler yapardınız? Örneklerle anlatınız.
Cevap: Arkadaşımı bu huyundan vazgeçirmek için ona sahip olduklarımla mutlu olduğumu göstermeye çalışırdım. Mesela aldığım bir kitaptan bahseder, ona sahip olduğum için çok memnun olduğumu belli eden ifadeler kullanırdım. Şikayet ettiği konularda şükür ederek ona şikayetinin gereksiz olduğunu hissettirmek isterdim.
8. ETKİNLİK
A) Aşağıdaki metni noktalama işaretlerine dikkat ederek okuyunuz.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 269 Cevabı
B) Okuduğunuz metni, metnin kahramanlarından biri olan Roza’nın ağzından özetleyiniz.
Cevap: Eşim Ali Reis ile birbirimizi çok severdik. Ali çok varlıklı biriydi. Karadeniz’in yeşilini çok severdi. Bu yüzden dağda ormanın içine bir saray yaptırdı. Bir gün denize çıkmak istedi ve takasıyla birlikte yol koyuldu. Ancak bir daha geri dönmedi. Yıllar boyunca sarayın penceresinde onun gelmesini bekledim. Bir gün daha fazla beklemek istemedim. Buradan çok uzaklara gitmeye karar verdim. Bu kadar malı ihtiyacı olanlara vermenin uygun olacağını düşündüm. Giderken ardımda malımın mülkümün paylaşılması konusunda bir mektup bıraktım.