1923-1950 Cumhuriyet Dönemi’nde roman özellikleri nelerdir

1923-1950 Cumhuriyet Dönemi’nde roman özellikleri nelerdir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923 yılında ilan edilmesinden sonra Türk edebiyatı, 1940 yılına kadar kaynağını XX. yüzyılın başında oluşan “Türkçülük” düşüncesinden alan “Millî Edebiyat Akımı”nın ilkeleri doğrultusunda gelişmiştir.

Bu dönemde Anadolu’ya açılan yazarlar, Türk insanı ve Anadolu gerçeğini tüm boyutlarıyla romanlarına yansıtmışlardır. Toplumsal konuların ağırlık kazandığı romanlarda sade dil benimsenmiştir. Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay gibi Millî Edebiyat Dönemi’nde eser veren yazarlar, Cumhuriyet Dönemi’nde de toplum gerçeklerini dile getirmişlerdir. Bu dönemde Kurtuluş Savaşı’nı konu alan romanlar arasında Yaban, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Sahnenin Dışındakiler, Hep O Şarkı gibi eserler yazılmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gözleme dayanan gerçekliğin, 1930-1940 yılları arasında toplumcu gerçekçiliğe yöneldiği görülmüştür. Sadri Ertem (1898-1943) ve Sabahattin Ali (1906-1948) toplumcu gerçekçiliği bilinçli bir biçimde savunan, 1950’den sonra yetişen yazarlara öncülük eden sanatçılar olarak ortaya çıkmıştır. Yazarlar Çıkrıklar Durunca, Kuyucaklı Yusuf gibi romanlarla bu anlayışa öncülük etmişlerdir.

Reşat Nuri Güntekin, realist bir anlayışla genellikle “töre romanları” yazmıştır. Hikâye ve romanlarında gözlemlerinden yararlanan yazarın, özellikle Anadolu ile ilgili gözlemleri gerçekçidir. Reşat Nuri Güntekin’in eğitimci kişiliği ve Anadolu’yu yakından tanıması, eğitimin o döneme ait tarihine ve bu dönem içinde yaşadığı değişikliklere ışık tutması açısından kendisini ve eserlerini önemli hâle getirmiştir. Toplumun eğitimle kalkınacağına inanan yazar, mesleğinin de verdiği etkiyle eğitim sorunlarına eğilmiştir. Yazarın romanları eğitimle öyle iç içedir ki Çalıkuşu, Yeşil Gece, Acımak ve Kan Davası gibi romanlarının ana kahramanlarını öğretmenler oluşturmuştur.

Reşat Nuri Güntekin; Yaprak Dökümü adlı romanında sosyal bir konuyu, bir ailenin çöküşünü, işlemiştir. Bu eserinde, diğer eserlerine göre toplumsal gözlemlerin çok daha ağırlıklı olduğu dikkati çeker. Romanda, Ali Rıza Bey’in ailesinin hareket ve davranışlarıyla birtakım toplum kurallarına ve törelere uymadıkları anlatılmıştır. Romanda nesil çatışması ve yanlış Batılılaşmanın açtığı sorunlar dile getirilmiştir.

Bu yılların üç önemli yazarı;

  • Halide Edip Adıvar,
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve
  • Reşat Nuri Güntekin‘dir.

Bu üç yazar, Tanzimat döneminde başlayan köye ve Anadolu’ya yönelmeyi, açılmayı bilinçli olarak geliştirmişlerdir.

1923-1950 Cumhuriyet Dönemi’nde Roman Özellikleri

1923-1950 yılları arasında sanatçılar eserlerinde ele aldıkları konuları günlük yaşamdan alarak gözlemci-gerçekçi bir şekilde toplum sorunlarını detaya inmeden işlemiştir.

Cumhuriyet’in ilan edildiği ilk yıllarda sanatçıların büyük bir çoğunluğu toplumsal konulara yönelerek bazı sorunları gerçekçi bir şekilde dile getirmişlerdir.

Toplumdaki sorunları görüp bunu gerçekçi bir şekilde aktarma amacı olduğundan daha çok realizmin etkisi vardır.

Bu dönemde ön plana çıkan sanatçılar Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar ve Reşat Nuri Güntekin olmuştur.

Bu üç sanatçı Milli Edebiyat Dönemi’nde başlayan Anadolu’ya yönelme anlayışı devam ettirmekle beraber Kurtuluş Savaşı’nı ve yeni rejimi de eserlerinde ele almışlardır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kurtuluş Savaşı’nın tema olarak sıklıkla işlendiğini görmekteyiz. Bunda dört yanı işgal altında olan ancak destansı bir mücadeleyle büyük bir zafer kazanmanın vermiş olduğu heyecan etkili olmuştur.

Milli Edebiyatı Dönemi’nde başlayan Anadolu ve Anadolu halkına karşı yönelim romanlarda yoğun bir şekilde karşımıza çıkar. Büyük bir fedakarlık yapan ve destansı bir zafer kazanan Anadolu ve halkının içinde bulunduğu yoksulluk gerçekçi bir şekilde eserlerde dile getirilmiştir.

Ezilen halkların içinde bulunduğu durumlar, kasaba ve şehirlerde yaşayan dar gelirli insanların yaşam mücadeleleri ise toplumcu gerçekçi bir anlayışla Sabahattin Ali ile Sadri Ertem bu dönemde dile getirmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar ve Peyami Safa da bu dönemde bireyin içsel sıkıntıları üzerine yoğunlaşmıştır.

Cumhuriyet’in ilk on yılında sanata hakim olan toplumsal fayda anlayışı azaldıkça birçok sanatçının kişilerin psikolojik durumlarının tahlil edildiği psikolojik roman türüne yöneldikleri söylenebilir.

Halide Edip Adıvar’ın Handan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur ve Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserleri dönemin psikolojik roman örnekleri arasında yer almaktadır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Kemal Tahir’in Devlet Ana adlı romanları tezli roman örnekleri olarak dikkat çeker.

1940’lı yıllarda dünya savaşının açtığı yıkım, iki kutuplu dünyanın ve sanayileşmenin getirmiş oldukları sıkıntılar ile göç sorunu ele alınmıştır.

Bu yıllarda bu türde görülen önemli gelişmelerden birisi de köy romancılığıdır. Köy gerçekleri romanlarda güçlü bir gözlemle dile getirilmiştir.

👍 BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.

SORU & CEVAP Haberleri