Soru : 12 Levha Kanunları, Justinianus Kanunları ve Cengiz Yasası’dan verilen örneklerden hareketle insan topluluklarının kültür ve gelişmişlik düzeyleri ile hukuk sistemleri arasındaki ilişkiyi açıklayınız
Ödev cevabı kısaca : İnsan topluluklarının kültür ve gelişmişlik düzeyleri ile hukuk sistemleri arasındaki ilişki, toplumların karmaşıklığı, ekonomik yapıları ve sosyal düzenlemeleri göz önüne alınarak şekillenir. Daha gelişmiş toplumlar, karmaşık hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyar ve bu düzenlemeler, toplumsal yapının gereksinimlerini karşılamak amacıyla oluşturulur. Dolayısıyla, hukuk sistemleri, toplumların gelişim seviyelerine uygun olarak evrilen ve değişen yapıları yansıtır.
Bu farklı hukuk sistemleri arasındaki ilişkiyi açıklamak için örnekler verelim:
12 Levha Kanunları (Hammurabi Yasası): Bu yasa Mezopotamya'da M.Ö. 18. yüzyılda oluşturuldu ve toplumsal düzeni sağlamayı hedefledi. Topluluklar daha çok feodal düzen içinde yaşıyordu ve yasa, bu düzene göre şekillenmişti. Topluluklar genellikle sınırlı sayıda yazılı yasaya dayanıyordu ve hukuki kararlar çoğunlukla krallar ve yöneticiler tarafından veriliyordu. Bu nedenle hukuk sistemleri, o dönemdeki toplumsal yapıya uygundu.
Justinianus Kanunları (Corpus Juris Civilis): Bu kanunlar Bizans İmparatorluğu'nda M.S. 6. yüzyılda oluşturuldu. Bu dönemde toplum daha karmaşıktı ve Roma hukuku bu dönemde büyük bir etkisi vardı. Justinianus, bu kanunları topladı ve düzenledi. Daha karmaşık topluluklar ve ekonomik yapılar, daha karmaşık hukuki düzenlemeler gerektiriyordu.
Cengiz Yasası (Yasa): Cengiz Han'ın yönetimindeki Moğol İmparatorluğu döneminde oluşturuldu. Bu yasa, büyük bir imparatorlukta farklı milletlerden gelen insanları bir arada tutmayı hedefledi. Moğol İmparatorluğu çok büyük bir topluluktu ve bu yasa, farklı kültürlerin ve geleneklerin bir arada yaşadığı bir imparatorluk için düzenlemeler içeriyordu.
Bu örnekler, hukuk sistemlerinin o dönemdeki toplumsal ve kültürel bağlama bağlı olarak farklılaştığını göstermektedir. Topluluklar ne kadar karmaşık ve gelişmişse, hukuk sistemleri de o derece karmaşık ve ayrıntılı olur. Ayrıca, hukukun temel amacı, toplumsal düzeni ve istikrarı sağlamak olduğu için bu sistemler, o dönemdeki toplumların ihtiyaçlarına ve koşullarına yanıt verir.
Günümüzde ise toplumlar daha karmaşık ve küreselleşmiş durumda, bu nedenle hukuk sistemleri de bu değişen ihtiyaçlara yanıt vermek zorundadır. Dolayısıyla, hukuk sistemleri ve toplumsal gelişim arasındaki ilişki hala devam etmektedir.