Hazırlık
1. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilan edilince ülkede bir özgürlük havası esmeye başlar. 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasından sonra edebiyat dünyasına egemen olan yaklaşık yedi yıllık suskunluğun ardından edebiyat sevdalısı gençler bir araya gelmeye başlar. Bu gençler, edebî görüşlerini 20 Mart 1909’da bir bildiriyle kamuoyuna açıklar. Fecriati Topluluğu’nun bildirisi edebiyat tarihimizde yayımlanan ilk bildiri olma özelliğine de sahiptir.
2. Fecriati Topluluğu’nun hedeflerinin neler olduğunu maddeler hâlinde söyleyiniz.
Edebiyata hevesli ve yetenekli gençleri bir araya getirmek,
Edebiyat ve fikir konuları ile ilgili konferanslar düzenlemek,
Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak,
Türk edebiyatını Batı edebiyatına tanıtmak,
Batıdaki benzer topluluklarla temas kurmak,
Fecr-i Âti kütüphanesi adı altında bir yayın serisi oluşturmak,
Açık fikir münakaşaları ile kamuoyunu aydınlatmak.
3. Fecriaticilerin bir slogan hâline gelen “Sanat şahsi ve muhteremdir.” sözünden ne anladığınızı açıklayınız.
Cevap: Sanat kişisel ve değerlidir. Bu sözle sanat yapmanın, sanat eseri üretmenin kişisel bir eylem olduğu ve bunun önemi vurgulanmak istenmiştir.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Metinde geçen aşağıdaki kelime ve kelime gruplarını anlamlarını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz.
♦ merdiven: Üzerinden yukarıya çıkılan bir nesnedir.
♦ güneş renkli yapraklar: Sararmış eylül zamanı ağaç yaprakları
♦ akşam: Güneşin batmasından geceye kadar ki olan zaman dilimi
♦ güller: Güzel bir çiçek çeşidi
♦ bülbüller: Sesi çok güzel olan bir kuş türü
♦ ruha dolan gizli dil: aşkın sırrı, aşkın dilinden bahsedilmiş olabilir.
2. Metnin belli bir nazım birimi var mıdır? Metni oluşturan birimler hangi tema etrafında bir araya gelmiştir?
Cevap: Şiirin içeriği iki bölümden oluşmaktadır: birinci bölümde insanın fanilik karşısındaki dramatik durumu, ikinci bölümde tabiatın özelliği vurgulanmıştır. Şiirin teması ölümdür.
3. Metnin kafiye ve rediflerini bularak kafiye şemasını gösteriniz.
1.Bentte: “-rak”sesleri “zengin kafiye”dir.
2. Bentte: “ol”, “tam kafiye”dir; “-makta” ise “rediftir,
3. Bentte: “-ül”,“tam kafiye”dir; “-ler” ise “rediftir.
4. Bentte: “ol”, “tam kafiye”dir; “-makta” ise “rediftir,
4. Metnin ilk bölümünün açık ve kapalı hecelerini belirleyiniz.
semâya: buradaki -mâ kapalı hecedir.
rûya: ru- hecesi kapalı hecedir.
5. Kullanılan ölçü ve yapılan kafiyelerin metindeki işlevini söyleyiniz.
Cevap: Aruz ölçüsü kullanılmıştır. Şiirde kullanılan, solmakta-olmakta, güller-bülbüller, dolmakta-olmakta gibi tam uyaklar, veznin dışında bu ses güzelliğinin oluşmasına yardımcı olan ögeler olarak düşünülebilir. Şiir içinde daha çok “r” sesi kullanılışı aliterasyon sanatına yol açmış ve bu da şiirde ortaya konan ses birlikteliğine katkı sağlamıştır. Şiirde içinde “r” sesi geçen kelimeler şunlardır: Ağır ağır, bir, merdivenlerden, eteklerinde, rengi, yaprak, ağlayarak, sular, sarardı, perde perde, ruha, seyret, arza, kanar, güller, durur, benziyor, mermer.
6. Söyleyicinin üslubu metnin içeriğine ve yansıttığı ruh hâline uygun mudur?
Cevap: Haşim, toplamda on mısra olan şiirinde bize öyle bir tablo çizmiştir ki, bu resim içinde, eksik bir yön bulamazsınız. Şiirin ağır ağır diye başlaması ve kızıl havaları seyret ki akşam olmakta diye bitişi aslında çok anlamlıdır. Güneş nasıl ağır ağır batarsa insanda hayattı gün gün yaşar ve zaman geçtikten sonra her şey bir anda olmuş gibi gelir bize. İnsan, bakmakla görmek arasındaki farkı çözerse her şey gözüne bir farklı görünür. Şiirin sonundaki, o lisan-ı hafi(gizli dil) aslında, tabiatın, kuşların, yaprakların ve bu dünyaya ait her şeyin bize söylediği şey, geçen her saniye akşama –ölüme, mutlak sona yaklaştığımız gerçeğidir. Haşim bunu bütün ruhuyla hissetmiştir. İşte o yüzden bu gizli lisan ruha dolmaktadır ve ne yaparsak yapalım akşam olmaktadır.
7. “Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?” dizesinde hangi söz sanatı vardır? Açıklayınız.
Cevap: Benzetme sanatı vardır: Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller derken burada alev gibi dallarda duran bülbüllere bir benzetme vardır.
8. Ahmet Hâşim’in yanda verilen şiir hakkındaki görüşleri ile “Merdiven” metni arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.
Cevap: Haşim şiirde kapalılığı ve musikiyi savunur. Bu şiirin genelinde müzikal bir hava vardır. Bu özellik, anlam ve renk bakımından birbirini çağrıştıran kelimelerin art arda kullanılmasıyla sağlanmıştır. Ayrıca müzikteki vurgulu bölüm, önemli bölüm, tekrar edilir. Şiirde de müzikal bölüm tekrar edilir.
9. Metin sizin hayalinizde nasıl bir tablo canlandırdı? Bu tabloya hâkim olan renkler nelerdir?
Cevap: Bu tabloya hakim olan renkler kahverengi sarı ve tunç rengidir. Çünkü şair akşamın batışına veya sonbaharın gelişine benzer bir tablo uyandırır. Böyle bir tablonun da renkleri bu şekilde olur.
10. Empresyonizm (izlenimcilik) 20. yüzyıl başlarında Fransa’da doğmuş bir sanat akımıdır. Birçok bakımdan sembolizmin devamı niteliğindedir. Yaşanan ya da gözlemlenen gerçeği değil, gerçeğin uyandırdığı izlenimleri yansıtmayı amaç edinir. Metni empresyonist akımının etkileri açısından değerlendiriniz.
Cevap: “Merdiven” şiirinde baştan sona kadar (hemen hemen bütün sözcüklerde) imge değeri vardır. Şiirdeki sözcükler, gerçek anlamı dışında başka kavramları çağrıştıracak biçimde kullanılmıştır. Şiirin tamamında akşam vakti resmedilmiştir. Şiirde bir renk cümbüşü vardır. Şiirin başından sonuna kadar tek renk kızıllıktır. Bütün sözler bu kızıllığı vermektedir. Kızıllığın kaynağı ise “güneş’tir. Hayat kaynağı olan güneş batarken tabiattaki bütün varlıklara kızıl rengini veriyor. Güneşin doğmasıyla hayat bulan varlıkların, batmasıyla hayatları sona eriyor.