10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 19-23-24-28 ve 29 Cevaplarını haberimizden okuyabilirsiniz.
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 19-23-24-28-29 Cevabı
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 19 Cevabı
Büyüklerinizden dinlediğiniz bir hikâyeyi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Eskiden ninemin anlattığı ve evdeyken hepimizi korkutan yaşlı büyücü hikayesini dinlediğimizi hatırlıyorum. Ninem bizler yaramazlık yaptığımızda hemen bu hikayeyi anlatırdı bize. Bir zamanlar köyde bir yaşlı dilenci varmış. Ne zaman yaramazlık yapsa çocuklar ailelerini ne zaman kızdırsalar hemen köyde onun adı söylenirmiş. Böylece yaşlı dilenci hemen gelir yaramazlık yapan çocukları götürürmüş. Götürülmüş çocukları bir daha gören hiç kimse olmazmış. Bu hikayeyi bugün dinlesem saçma ve uydurma olduğunu bilirim. Ama o zamanlar çocuk olduğumuzdan bu hikayeye inandığımı hatırlıyorum.
Daha önce okuduğunuz veya dinlediğiniz Dede Korkut Hikâyeleri’nden aklınızda kalan karakterlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyiniz.
Deli Dumrul - Deli Dumrul (veya bazı halk hikayelerinde Dumrul Han, Dumrul Bey) - Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel metafizik varlıktır. Dunrul veya Tungrul da denir.
Boğaç Han - Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Dede Korkut Kitabı'nın bölümlerinden birini oluşturan öykü.
Mete Han - Mete veya Mao-tun, MÖ 209 - MÖ 174 arasındaki Türk-Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Kağan ile aynı kişi olduğu düşünülmektedir. Babası Teoman'dır.
Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri:
Eser, bir önsöz ile 12 hikâyeden oluşur.
Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir.
Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özellikler de vardır.
Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır.
Hikâyelerde Oğuzlar'ın çevredeki boylar ile aralarındaki savaşlar ve kendi iç mücadeleleri yer alır.
Hikâyelerin konuları; aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaştır.
15. yy'da yazıya geçirilmiştir.
Eserin yazarı belli değildir.
Nazım ile nesir iç içedir.
Azerî Türkçesi ile oluşturulmuştur.
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 23 Cevabı
“Şimdi hani dediğim bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi Fâni dünya kime kaldı Gelimli gidimli dünya Son ucu ölümlü dünya Ecel geldiğinde arı imandan ayırmasın. Kadir seni nâmerde muhtaç etmesin. Allah’ın verdiği ümidin kesilmesin. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Âmin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa’ya bağışlasın hanım hey!…”
1. Metnin olay örgüsünü özetleyiniz.
Hikâyenin Olay Örgüsü
1. Kanlı Koca’nın oğlunu evlendirmek istemesi
2. Kanlı Koca’nın Kan Turalı için kız beğenmesi
3. Kan Turalı’nın kızı almak için Trabzona gitmesi
4.Kan Turalının çadır kurması
5. Kan Turalı’nın tekfurdan kızı istemeye gitmesi
6. Kan Turalı’nın Dövüşmeyi kabul etmesi
7. Kan Turalının Boğayı yenmesi
8. Kan Turalının Aslanı yenmesi
9. Kan Turalının Deveyi Yenmesi
10. Kan Turalının Selcen Hatun’la düşmanları yenerek evlenmesi
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 24 Cevabı
2. Metindeki kahramanların belirgin özelliklerini aşağıdaki tabloya yazınız.
Kanlı Koca: Yaşlı, bilgili, geçmişte büyük kahramanlıklar yapmış biridir.
Kan Turalı: Çok güçlü, cesur, iman sahibi, savaşta hünerli biridir.
Tırabuzan Tekfuru: Sözünde durmayan korkak biridir.
Selcen Hatun: Kahraman, gözü pek, cesur hem savaşta hem gururda büyük kahramanlıklar göstermiş bir kadın.
3. Bu hikâyede Türklerin eski yaşam biçimleri ve dini inanışlarıyla ilgili hangi özellikler görülmektedir? Açıklayınız.
Öncelikle bir iş yapmadan önce besmele ve salavat getirirlermiş. Evlenmek için kahramanlık yapmak gerekmektedir. Türklerin çadır kurma, kopuz çalma, Büyüklere saygılı olma, büyüklerin sözünden çıkmama gibi eski yaşam biçimlerinden örnekler görmekteyiz.
4. Metinden Türk kadınlarıyla ilgili hangi farklı özellikler ön plana çıkmaktadır? Açıklayınız.
Türk kadınların çalışkan, cesur, savaşta marifetli, eşine saygılı ve sadık olduklarını çıkarmaktayız.
5. Hikâyenin anlatıcı bakış açısı hakkında bilgi vererek bu bakış açısının hikâyeyi nasıl etkilediğini açıklayınız.
Anlatıcı olayları genelde olduğu gibi aktarırken bazı yerlerde duygularını katmaktan geri durmamıştır. Onun bu şekildeki anlatma yapısı metnin okunurluğunu arttırmıştır.
6. Metinde diyalog kullanılan yerleri tespit ediniz. Bu yöntemin metnin anlatımına etkisini söyleyiniz.
Bu kısımlar metnin akıcılığını arttırmıştır. Bu şekilde yaparak yazar ya da anlatıcı okurun sıkılmasının önüne geçmiş, metin canlılık ve akıcılık kazanmıştır. Böylece metin daha okunur bir yapı kazanmıştır.
7. Metindeki kahramanların olağanüstü özelliklerini tespit ediniz.
Kan Turalı’nın aslana, boğaya yumruk atması, Kan Turalı’nın hem aslan hem de boğanın derisini iki dakikada yüzebilmesi.
ELEŞTİREL OKUMA
1. Murathan Mungan’ ın Deli Dumrul/Azrail adlı hikâyeyi değiştirerek yeniden yorumlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence farklı bir yorum olmuş. Mungan bu şekilde aslında edebi eserlerin sonradan farklı yorumlanabileceğini bir kez daha göstermiştir bizlere.
2. Dönemin siyasi ve toplumsal şartlarının Dede Korkut Hikâyeleri’ne etkilerini değerlendiriniz.
O dönemin gelenek ve görenekleri bu anlatılarda olduğu gibi karşımıza çıkmaktadır. Mesela Şölenlerde bağlama yani kopuz çalınması, kız isteme geleneği, dinin hayattaki önemi ve yeri, evlenmek için gerekli şartlar gibi her türlü günlük yaşama ait ögeyi görmek mümkündür.
3. Dede Korkut Hikâyelerinde günümüze ışık tutan hangi toplumsal ve ahlaki değerlere rastlanmaktadır? Günümüz değerleriyle karşılaştırarak değerlendiriniz.
- Günümüzdeki büyüklere saygı anlayışı o dönemde de karşımıza çıkar.
- Büyüklerin sözünü tutmak
- Kız isteme adabı
- Kadın erkek ilişkileri gibi bir çok toplumsal ve ahlaki değer bu hikayelerde karşımıza çıkmaktadır.
4. Okuduğunuz bu hikâyede mekânların kahramanlar üzerindeki etkilerini değerlendiriniz.
Mekanlar kahramanları direkt olarak etkilemektedir. Mesela bozkırın zor şartları o yörede yaşayanların savaşçı olmalarını sağlamıştır. Göç etme ve göç edilen yerdeki yeşillik ormanlık araziler de yine mekanın kahramanları etkilemesine örnektir.
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 28 Cevabı
Aşağıdaki metinde geçen anlam kaymalarını tespit ediniz.
Yarın size muhakkak uğrarım. Her hafta dedemleri ziyarete gidiyorum. Oradan dönünce ilk işim size uğramak olacak. Sonra birlikte parka gideriz.
Yarın size muhakkak uğrayacağım. Her hafta dedemleri ziyarete giderim. Ordan dönünce ilk işim size uğramak olacak. Sonra birlikte parka gideceğiz.
Aşağıdaki metinde geçen birleşik zamanlı filleri bulunuz.
Yürüyordum, aklımda düşünceler. Oraya neden gitmiştim? Bilemiyorum. Bu soruyu defalarca sormuştum kendime ama bir türlü cevabını bulamadım.
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 29 Cevabı
1- Başınızdan geçen bir olayı kısaca manzum olarak defterinize yazınız.
3- “Mısır’a sultan olmanın yolu Kenan kuyularından geçer” sözüne muhatap olan Hz. Yusuf hakkın da neler bilmektesiniz? Paylaşınız.
Hz. Yusuf, Yakup Peygamber’in on iki oğlundan en küçüğünün (Bünyamin) bir büyüğüdür. Yusuf, İsrailoğullarını meydana getiren on iki boydan birinin başıdır. Büyükbabası İshak, büyük büyükbabası İbrahim‘dir. Yakup’un en sevgili eşinden olan en sevgili oğludur. Kur’an-ı Kerim’de kendi adı ile bir sure vardır. Yusuf Suresi 111 ayettir. Ayetlerin 98’i Hz.Yusuf’tan bahseder. O ayetlere göre Hz. Yusuf’un hayatı şöyledir:
Küçük yaşta annesini kaybeden Yusuf, çok güzel yüzlü ve çok zeki bir çocuktu. On bir tane erkek kardeşi vardı. Babalar Yakup Peygamber en çok Yusuf’u sever ve onunla ayrıca ilgilenirdi. Babalarının bu aşırı ilgisi ağabeylerinin kıskanmasına sebep olmuştu.
Hz. Yusuf bir gece rüya gördü ve uyanınca bunu babasına anlattı. Rüyasında on bir yıldızın, güneşin ve ayın kendisine secde ettiklerini gördüğünü söyledi. Hz. Yakup bu rüyanın, Yusuf’un gelecekte büyük bir adam olacağına işaret ettiğini anlayıp rüyadan kimseye bahsetmemesi için Yusuf’u tembihledi. Hz. Yakup’un büyük oğulları bu rüyayı öğrendi ve toplanarak Yusuf’u öldürmeye karar verdiler.
Ağabeyleri babalarından izin isteyerek koyunları otlatmak üzere Yusuf’unda kendileriyle birlikte gelmesini söyledi. Ağabeylerini çok seven Yusuf’un da istemesi üzerine Hz. Yakup izin verdi. Kardeşlerini alan büyük oğullar onu kıra götürdü. Orada Yusuf’u derin bir kuyuya atıp, gömleğini kana bulayarak “Ey bizim babamız, hakikaten biz gittik. Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş.” dediler. Kesmiş oldukları hayvanın kanına buladıkları gömleği getirip Yakup’a verdiler. Hz. Yakup onların yalan söylediklerini anladı ve takdire razı olup sabrın kendisi için en güzel yol olduğunu bildirdi. Yusuf’u kaybolması onu çok üzdü ve ağlayarak gözlerini kaybetmesine sebep oldu.
Hz. Yusuf kuyuya atıldıktan bir müddet sonra Medyen’den gelip Mısır’a gitmekte olan bir kervan kuyunun yanında konakladı. Su almak için kovalarını kuyuya attıkları zaman Yusuf kovaya sarıldı. Kova yukarı çekilince Yusuf da kovayla beraber dışarıya çıktı. Kovayı çeken kişi güzel yüzlü bir çocuğun da çıktığını görünce şaşırdı. Kervancılar Yusuf’u Mısır’a götürüp pazara çıkardılar. Birçok kimse onu satın almak isteyince fiyatı yükseldi. O sırada Mısır Azizi, yani Maliye Bakanı Yusuf’u kervancılardan çok yüksek bir fiyata satın aldı. Mısır Azizi’nin hanımı Züleyha isimli bir kadındı ve çocukları olmamıştı. Bu yüzden Aziz, Yusuf’u evlat edinmeyi düşündü. Hz. Yusuf akıllara durgunluk verecek derecede güzeldi. Yüzünde parlayan peygamberlik nuru herkesi hayran bırakırdı. Bu durum Hz. Yusuf büyüdükçe Züleyha’nın ona aşık olmasına sebep oldu. Onu kendisiyle beraber olmaya davet etti. Hz. Yusuf bunu kabul etmeyince, ona iftira atarak kocasına şikayet etti ve Yusuf’u hapse attırdı.
Yusuf uzun yıllar hapiste kaldı. Mısır Firavunu’nun ekmekçisi ve şerbetçisi de onunla birlikteydi. Yusuf zindandayken hastaları ziyaret eder, geceleri namaz kılar, Rabbini zikrederdi. Allah, kendisine rüya tabiri ilmini öğretti. Yusuf, Firavun’un ekmekçisi ve şerbetçisinin görmüş oldukları rüyaları tabir etti. Birinin, kurtulup işine devam edeceğini, diğerini ise öleceğini söyledi. Sonunda dediği çıktı. Hz. Yusuf, kurtulan arkadaşına efendisinin yanında kendisini anmasını söyledi.
Hz. Yusuf zindandayken Mısır hükümdarı bir rüya görmüştü. Rüyasında, yedi semiz ineğin yedi zayıf ineği yediğini ve yedi yeşil başak, yedi de kurumuş başak görmüştü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi. Hz. Yusuf’un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu yanına çağırarak rüyasını anlattı. Yusuf, “Yedi sene bolluk, sonra yedi sene kıtlık olacak. Bollukta saklayın, kıtlıkta bunları yersiniz”. dedi. Hükümdar Yusuf’un suçsuz olduğunu ve senelerdir zindanda boşuna kalmış olduğu öğrendi ve bunun üzerine Hz. Yusuf’u maliye bakanlığına getirdi. Yusuf bolluk senelerinde çok ekip, ekinleri sapları ile beraber ambarlara koyulmasını, bu şekilde ekinler bozulmadan kalıp hem de saplar ile hayvanların yem ihtiyacının giderileceğini söyledi.
Aynı kıtlık, Hz. Yusuf’un babasının memleketi olan Ken’an diyarında da yaşandı.
Yusuf‘un kardeşleri de yiyecek almak için Mısır’a geldi. Onları tanıyan Yusuf sonunda kendini kardeşlerine tanıttı ve onları affettiğini söyledi, ailesinin tamamını Mısır’a davet etti. Ailesi Mısır’a vardığında Yusuf, üvey annesi ve babasını tahta oturttu; diğer on bir kardeşi de Hz. Yusuf’un önünde eğildiler. O zaman Yusuf; “Ey babam! İşte bu evvelce gördüğüm rüyanın yorumdur. Hakikaten Rabbim o rüyayı tahakkuk ettirdi. Beni zindandan çıkarıp mülk ihsan etti. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, Allah sizi çölden getirdi. Muhakkak ki, Rabbim dilediği şeyleri hakkıyla bilen her şeyi hikmetinin icap ettirdiği vakit ve şekilde yapandır.” dedi. Bu şekilde İsrailoğulları, Filistin’den Mısır’a gelip yerleşmiş oldu. Bir süre sonra Hz. Yakup vefat etti. Hz. Yusuf, Allah Teala’ya söyle münacatta bulundu: “Rabbim, bana hükümdarlık verdin, rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratanı! Dünya ve ahirette koruyanım sensin! Benim canımı, Müslüman olarak al! Ve beni iyilere kat!” (Yusuf, 101).
Pek çok olayları içeren bu hayat hikayesi için Allah Teala şöyle buyurdu: “And olsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır.” (Yusuf, 7)